İstanbul'a her geldiğinde "Bu şehirde yaşanmaz" diyenlerdenim.
Şimdi hatunun memuriyeti dolayısıyla en az birkaç yıl bu şehirde yaşamak zorundayım.
Hatunun zorunlu görev süresi dolduğunda Ankara'ya taşınmayı iple çekiyorum.
Geçmişteki benden gelecekteki bana
İstanbul'a her geldiğinde "Bu şehirde yaşanmaz" diyenlerdenim.
Şimdi hatunun memuriyeti dolayısıyla en az birkaç yıl bu şehirde yaşamak zorundayım.
Hatunun zorunlu görev süresi dolduğunda Ankara'ya taşınmayı iple çekiyorum.
Piknik etkinliklerine katılıyorum |
Yazılım etkinliklerine katılıyorum |
Bilardo kursu veriyorum |
Kısa film topluluklarına katılıyorum |
Biliyor musunuz ben bu çağdan nefret ettim. Etimle, kemiğimle nefret ettim.
İki yıl önce yazımını tamamladığım bir roman geçtiğimiz ay yayınlandı.
Kitap Yurdu adlı kitap alışveriş platformundan temin edilebiliyor.
Bu yayınlanan ilk kıtabım, belki son da olabilir. Yazdığım birkaç roman daha var biri tamamıyla hazır halde ama Erken bulunmuş bir intihar mektubu ilgi çekmezse ve başta eş dost olmak üzere okuyanlar, "Devam et, yaz bir şeyler" demezse yayınlamayı düşünmüyorum.
Erken bulunmuş bir intihar mektubu'nu tümüyle bir intihar mektubu olarak okunabilecek bir roman yazma niyetiyle kurguladım. Ne kadar başarılı olduğum tartışılır, bazı okurlar roman olduğunu bile ancak yarısını okuduktan sonra anladılar :)
Yazılış hikayesi de şöyle...
Blogumda yayınlamak üzere bir öykü yazıyordum, başlığını "Erken bulunmuş bir intihar mektubu" ya da "Matemin matematiksel izahı" yapacaktım. Buna öykünün tamamı bitmeden karar vermek istemedim. Doğrudan blogun içerisinde yazmaya başladım ancak yayınlayamadım, çünkü bir türlü sonu gelmiyordu yazdıkça yazıyordum. Bir yerden sonra blogda yayınlamak için fazlaca uzun diye düşünmeye başladım, ama yine de blogda yayınlamaya kararlıydım. Birkaç bölümden oluşacak şekilde yayınlayacaktım. İlk bölümü yayınlamadan önce ciddi bir ilerleme katetmek istedim. Yazdıkça yazdım ve bölümlere ayırdığımda onlarca bölümden oluşacağını gördüm. Malum, blogumun ciddi bir okur kitlesi yok. En fazla 10 kişi yazdıklarımı gerçekten takip ediyor. Böyle uzunca bir öykünün blogda hiç kimseye ulaşamayacağını düşünerek, kitap dosyası halinde yazmaya karar verdim.
Nihayet yazımı tamamladığımda isim konusundaki kararsızlığım da ortadan kalktı. Erken bulunmuş bir intihar mektubu iyi bir başlık olacaktı. Kapakta "bir intihar mektubu"nu vurgulamak da hülyalarım arasındaydı. Neyse ki -hemen hemen- tam istediğim gibi oldu. Ancak kolay olmadı. Belki 10'a yakın yayınevine dosya olarak sundum. Sanırım hepsi de olumsuz dönüş yaptı, daha kötüsü dönüş yapmayanlar da oldu.
Kitap Yurdu'nun doğrudan yayıncılık sistemini duydum, inceledim ve oraya da dosyamı gönderdim. Bürokratik süreci tamamladığımda kitabım yayınlandı.
Maalesef henüz fiziksel olarak marketlerde yer bulamadı. Sadece internetten ve şahsen anlaştığım kitapçı arkadaşlarımın dükkanlarından temin edilebiliyor.
Hülasa, kitap çıkarma heyecanını da tatmış oldum. Farklı bir duygu. Yayınlanma sürecinde kah umutlandım, kah belirsizliğe düştüm, kah yoruldum... Yayınlandıktan ve elime ulaştıktan sonra da oldukça belirsiz bir hissiyat içindeydim. Sevinsem mi üzülsem mi bilemedim. "Eserlerim çocuğum gibidir" klişesine kapıldım. Bir çocuk dünyaya getirdim, benden bir parça insanların takdiri karşısına çıktı ama bunun ürkütücü bir yanı da var, ya zararlı bir çocuk olursa bu... ya başarısız olursa, ya hayatı baş karakter Aylin'inki gibi talihsizliklerle örülü olursa... Bunları da düşündüm. "Baba oldum, artık ölsem de gam yemem" diyemedim.
Böylece, ne çok satmasını istiyorum ne de kimsenin okumadığı bir eser olarak tarihin derinliklerinde kaybolup gitmesini...
Her şey bir yana, 10 yıldır yazdığım bu blog, bu yoldaş, ne kadar açık ediyorsa duygularımı, düşüncelerimi, fikirlerimi... sanırım o kadar açık ediyor bu 100 sayfalık kitap. Duygularım, düşüncelerim ve diğer önemsiz detaylarım hakkında merak sahibi olanların aradıkları yanıtları bulabileceği, en azından yakınlık kurabileceği bir roman oldu.
Okuyan, okuyacağını dile getiren herkes, -yedi kat yabancı da olsa- heyecan ile korku arasında bir şey yaşatıyor bana. Her yazar böyle mi hissediyordur acaba. Okuyup bitiren herkesle saatlerce oturup üzerine konuşmak istiyorum. Ve maalesef pandeminin de (pandemiyle gelen yasakların da) etkisiyle bu pek mümkün olmuyor.
Kitabımı edinmek için: https://www.kitapyurdu.com/kitap/erken-bulunmus-bir-intihar-mektubu-/561410.html