Anne ben yazı oldum

internet, pek çoğumuz için kendini ıspatlama alanı oldu. Belkide böyle algılandığı için bu muameleyi gördü. Herkesin saklı bir yeteneği bir kâbiliyeti varmış demekki. internete atılmayı çok sevdik.

Bende yaklaşık 2 yıldır blog yazıyorum. Birşeyler kanıtlamak peşinde değilim aslında sadece yazıyorum. Geçmişe döndüğümde şu tarihte şu konulara değinmişim diyebilmek için belkide.. yazıyorum.

Lakin yazarlığımı önplanda bırakan yazılarım değil. interneti yazıya dönük kullanıyor olmam. Zaten internette fotoğraflarımın yayınlandığı bir mecra yok. Sonsuza dek bu böyle devam etmeyecek ama şuan için sanal alemde fotoğraf albümleri oluşturmayı düşünmüyorum. Yeğenimin photoshop çalışması olan bir fotoğrafım haricinde internette hiiç fotoğrafım bulunmuyor. (Şimdi farkettim host geçişlerinden dolayı oda silinmiş :) bir başkasında kopyası yoksa oda gitti..) Daha ziyade yazılarım var. insanlar beni Google, Bing, Yahoo gibi arama motorlarında arattıklarında gitar ya da piyano çalan Safa videolarıyla karşılaşmıyorlar. Yazılarımla karşılaşıyorlar bir çoğunu sonuna dek okumuyorlar ama.. "adam yazıyor arkadaş!" tarzı tepkiler veriyorlar. Bana ve takip ettiğim yazarlara gelen tepkileri bir istatistik tablosunda topluyorum. Ve görüyorum ki okuyucu komik ya da bol resimli/grafikli yazılara öncelikli şans veriyor. Tıpkı benim kitap seçişim gibi. Böyle karşılaştırmalar yapınca insanın yazma şevki kabarıyor.

Bende öyle ya da böyle epeydir yazıp duruyorum. Bu yazılar sonucu maddi kazanç elde etmiyorum. Zaten şayet yazı bir sanatsa ticari kâr amacı güdmek ne kadar doğrudur ki?

Neticede insanlara derdimi yazarak aktarıyorum. Yazar değil, yazı oluyorum.




F klavye dayatması

F klavye tartışmaları yeniden günyüzüne çıkıyor. Zaten eğitim kurumlarında zorunlu olan F klavye kamu kuruluşlarında da zorunlu hale gelecekmiş. Gülüyorum efenim: Az olanı benimsetme gayreti nedendir?

Q klavye uluslararası bir sistem, her yerde rastlanılıyor dahası yeni çıkan her teknoloji Q klavye ile piyasaya sürülüyor. Çin-Japon hatta Rus ürünü bile olsa..

Nolacak biz F öğrenince?

Çıkan teknolojileri kullanmakta sıkıntı yaşayacağımız gibi yurtdışında da iş yapmak durumunda sıkıntılarla karşılaşacağız. Yanımızda Türkçe işletim sistemi ya da F klavye götürecek halimiz yok ya? kimi zaman USB disk bile yük oluyor.

Özgün bir iş yapmak alışılandan arınmak iyi güzel de bilim hususunda bu kadar anarşist bir yaklaşımı hoş görmek içimden gelmiyor.




Kuşaklar arası iç çatışma


içinde bulunduğumuz dönem için kuşakların çatıştığını iddia ediyorlar ki bunu pek kabul etmiyorum. Söylendiği kadar mühim bir durum olduğunu da düşünmüyorum. Zira alt kuşakla üst kuşağın çatışmasını internet kullanımına bağlıyorlar.

Malumunuz biz gençler internette vakit geçirmeyi seviyoruz. Hem bilgileniyor hem eğleniyoruz tam istediğimiz gibi bir dünya oluşturuyoruz ki hâla internetin ne için kullanılacağını ben anlayabilmiş değilim. internetin sınırsız bir dünya olduğunu düşünüyorum çünkü koca koca adamlar durmaksızın geliştiriyor.

Dikkat ediniz koca koca adamlar dedim. interneti günümüzdeki hale getirenler ergen sınıfındaki genç kesim değil. Bildiğiniz koca koca adamlar. Sadece bunu gözönüne alarak kuşak çatışması olmadığı iddiamı kabul ettirebilirim diye düşünüyorum.

Kabul ettiğim bir çatışma var ki: buna iç çatışma adını veriyorum. Farklı kuşaklar(jenerasyonlar) arasındaki çatışmalardan ziyade aynı kuşak içerisindeki görüş ayrılıklarından doğan çatışmalardan söz ediyorum.. Görüş ayrılıkları ise gündem takip mekanizmlere göre değişiyor. Ben bilgilerimi internetten alıyorum bir başkası kitaplardan, diğeri dergilerden vb.. internetteki bilgi paylaşım düzeyiyle kitap yazarlığı düzeyini içinde bulunduğumuz zaman diliminde, aynı kefeye koyamam. Büyük ihtimal zamanla internet uslubu üstün çıkacak ve kitap, dergi anlayışlarında da farklılıklar görülecek bu konu hakkında uzunca bir makale yazabilirim.

Nitekim bilgi birikim insanların bilgi aradığı platformlara göre değişiklik gösteriyor. Tam olarak burada kuşak çatışmaları içerisinde buluyorum kendimi. Ben bir web yazılımcı adayıyım bunun için ilgilendiğim alanlarda bilgi sahibi olmaya çalışıyorum öte yandan içinde bulunduğumuz jenerasyona uyum sağlamak konusunda gayret gösteriyorum ama başarılı olamadığım ortada.

Hiç kimsenin olaylara benim baktığım pencereden bakmadığını farkediyorum. Ben interneti internette öğrenebileceğim kanaatindeyim ancak içerisinde bulunduğum jenerasyon olayları çok fazla saptırıyor. Kitaptan web tasarımı öğrenemeyeceklerini iddia ediyorum ama ikna olmuyorlar. Hepsi interneti kullanıyor ama interneti facebook, twitter, blog gibi bir şema içerisine alıp daraltıyorlar. Oysa internetin hâla hangi amaçlarda kullanılacağı konusunda kesin hükümler verilemiyor. internet gelişecek.. Bu sosyal medya sistemi ya da benzeri ögeler mutlaka her zaman boy gösterecek ama öncelikli görüş internetin sınırsız olduğu olmalı.

işte bu görüşlerimi ortaya koyunca iç kuşak çatışmasının ortasında buluyorum kendimi.

Davranıştan doğan iç kuşak çatışması


Sadece teknoloji ya da bilgi birikimi hususunda değil. Davranışlar bakımından da çatışmalara maruz kalıyoruz.

  • Şaka anlayışı

Dışarda "seviyenizi takının lan" modunda dolaşan biri olmasamda seviye hususunda hassasiyet gösterilmesi gerektiğine inanıyorum. Her şaka herkese yapılmaz bu konunun ciddiyetini içerisinde bulunduğum jenerasyon farketmiyor.

  • Sorumluluk

Sorumluluk lafından hep nefret etmişimdir. Büyük yeminler, büyük sözler barındırır ve acayip bir yüktür benim için.. bu yüzden sorumluluklarımı yerine getirmek konusunda çok kastığımı farkediyorum. Hatta bazen sonuçlar gülünç oluyor. Ya çok abartılı bir şey ortaya koyuyorum ya da elime yüzüme bulaştırıyorum. Buna dayanarak sorumluluk aldığım alanlara kısıtlamalar getiriyorum. içinde bulunduğum kuşakta da böyle bir uygulama arıyorum ancak bulamıyorum hemen her şeye "ben yaparım" diye sazan gibi atlayıp yarım yuvarlak bişeyle dönüyorlar.

  • Hitap şekli

Entel-dantel insanlar içinde yaşamıyoruz hepimizde biraz kazmalık var. Bu kazmalık argoya samimiyet beslememize sebep oluyor argoyu AR-GE yöntemiyle gayet rahat geliştirerek ağır küfürlere çeviriyoruz. Günlük konuşmaları argo olan insanlar ya da argo konuşulan mekanlar bu yüzden kavgaya gürültüye müsait bir alt yapıya sahip.




Fizy'e erişmek imkansız değil!

Fizy'i benim kadar özleyen var mıdır bilemiyorum. Aslında özlediğim Fizy'den çok fizy listelerim. Malumunuz bu listelere erişmek hiçte zor değil. Hotspot Shield gibi programlar sadece fizy'e değil birçok yasaklı hizmete erişmenizi sağlar ama Hotspot Shield tarayıcınız içerisine reklamlar atar ve ister-istemez rahatsız eder. Buna dayanarak Hotspot Shield tarzı uygulamaları tavsiye etmiyorum. Proğramsız bir şekilde fizy'e girebilecek, listelerinizi güncelleyebileceksiniz.

Bunu proğramsız bir şekilde yapacaksanız ya Mozilla Firefox proxy eklentilerini kullanacaksınız(tavsiye edilmez) ya da Google Chrome'a entegre edilmiş aşağıda açıklayacağım yöntemi uygulayacaksınız. Tabii ki Google Chrome bilgisayarınızda kurulu olmalı.

start chrome.exe --user-agent="googlebot/2.1 +http://www.google.com/bot.html)"

yukarıdaki komutu başlat/çalıştır ya da Windows tuşu + R yolunu izleyerek açılan metin alanına yapıştırıp Enter yapıyorsunuz ve Google Chrome açılıyor açılan Chrome'un adres satırına fizy.com yazarak fizy'e erişebilir ve eskisinden farksız Fizy'yi kullanabilirsiniz.

"Komutu bi türlü çalıştıramadım" diyorsanız bu kısayolu masaüstünüze indirip kullanabilirsiniz.

dipnot: Komut satırıyla açtığınız Google Chrome fizy dışındaki siteler için pekte sağlıklı olmayan sonuçlar verebiliyor bunun için Chrome'u kapatıp yeniden açmanız yeterli olacaktır.

Taşınabilir Fizy!


Yine yukarıdaki yöntemden yararlanarak Taşınabilir(portable) fizy geliştirdim. Bu adresteki rar dosyasını klasöre çıkartarak fizy.bat dosyasını çalıştırmanız yetecektir. internet bağlantısı olan her bilgisayarda Fizy'e erişebileceksiniz.
5 Ocak 2012 akşamı gelen not: Download linkleri ölmüş ve yedek kültürü olmayan bir kardeşiniz olduğumdan mütevellit proje buharlaşmış. Neyse ki(en azından şimdilik) fizy'e erişmek için türlü uğraşlar vermemiz gerekmiyor.




MSN kullanmıyorum

Tıpkı 8 ay evvel facebooku bıraktığımdaki gibi MSN'i bırakmadan bir hafta önceden eşe-dosta bildirdim.

"Lan olum mesene siz bilgisayarcı mı olur?" tepsini çok aldım.. Herkes şartlıyor kendini, bilgisayar sektöründe olacaksan: facebook'tada olmalısın friendfeed'de de.. sitende olmalı vb.. bir bakıma bu tür şartlamalara tepki olarak bırakıyorum aslında..

  • Neden MSN'i bıraktım?


Tam olarak MSN'i içinde bulunduğumuz hafta aşağıdaki şikayetler üzerine bıraktım.

  1. Oradan gelen soru ya da istekler asıl işlerimi geri plana atmama sebep olabiliyordu. Bu yüzden e-postaya olan sempatim artıyor zira: e-postada cevap aciliyeti o hafta içerisinde değişiyor. Anlık yanıt verme zorunluluğu yok.

  2. MSN'e ayırdığım vakitle bir çok sosyal aktivite yapabildiğimi farkettim. internet sosyalleşmesi taraftarıyım ama birebir sosyalleşmeye değişemem. (et ete değecek aga!)

  3. MSN'in doğru bir internet sosyalleştiricisi olduğuna inanmıyorum. Facebook gibi sadece yakın tanıdıklarınızla sosyalleşmenizi sağlayan bir platform.

  4. Aynı zamanda Facebooktan ayrılma bahanelerimden biri olan: Facebook çoluk-çocuk mekanı hemşehrim! bahanesi MSN içinde geçerli.


Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar.