Başka dile çevrilemeyen veriler daha kıymetlidir

Türkçe yayınlanan bir kitap ya da dergi ya da tv programı. ingilizceye ya da diğer dillere çevrilemeyecek kadar (nevi şahsına münhasır ise) kendine hassa, karmaşıksa gözümde daha değerli oluyor.

Hani madenin dahi az bulunanı kıymetlidir ya o misal, söz konusu veri (bilgi) daha az insana ulaşacaksa ve o azınlıkta ben de varsam, veriye olan saygım artıyor.

Başka bir açıdan baktığımda ise ne kadar çok dil bilirsem o kadar seçkin veriye ulaşabilirim sonucuna varıyorum. Belki de farklı bir dil öğrenmenin en etkili motivasyonu da budur.




Türkse yapar abi!

Bir çok durumda, bir çok mekanda duyuyorum bu ve benzeri sözleri.

  • ATM'de 30 dakikadır işlem yapan bir teyzeden,

  • Frene basıyorum zannedip gaza asılarak trafiği felç eden bir abiden,

  • falanda filandan,


söz edildiğinde hemen "Türkiye'de olmuş değil mi abi?", "Türktür yapar anasını satim" gibi seviyesiz sözler söyleniyor.

Lan gerizekalı! senin ırkına mensup birinin yaptığı hatayı niye tüm ırkına mâl ediyorsun?!

Yada zaten genelde bu tarz sözleri Türk olmayanlardan, veya zamanla Türklük izlerini kaybetmişlerden duyuyoruz.

Çok saydığım bir Çeçen abim var. O çok kullanırdı bu tarz söz kalıplarını. Ama niyeti Türk ırkını aşağılamak falan değil. Laf olsun diye söylüyor. Olaylara genellikle "Mevzu Türkse her şeyi beklerim" cephesinden yaklaşıyor. Bu davranışı sonucu farkında olmadan tüm Türk ırkına çamur atıyor.

Şu sıralar bu tarz kalıplarla bir hatayı tüm Türklere mâl eden insanları kibarca uyarıyorum. Ve yine bu söz kalıplarını kullananların genellikle Türk olması canımı daha da sıkıyor.

Şu sözümü tekrar etme ihtiyacı duyuyorum. "Biz Türkler özeleştiri de sınır tanımıyoruz."




"futbol takımı tutuyor olmam beni örgüt üyesi yapar mı?"

-futbol takımı tutuyor olmam beni örgüt üyesi yapar mı?

+kısmen, yapar.

-kısmen derken?

+bahsedilen kulübe üyeysen örgüt üyesisindir, yok sadece sempatizanıysan, sempatizanısındır.

-peki, takımımı destekliyor olmam beni zararlı bir örgüt üyesi mi yapar?

+teknik olarak hayır, çünkü spor kulüpleri yasal örgütlerdir.

-teknik olmayarak?

+adı geçen örgüte üye olduğundan dolayı, etrafa verdiğin sıkıntılar seni zararlı bir örgüt üyesi yapar.

-anlamadım.

+yani üye olduğun örgüt seni etrafına zararlı bir bireye dönüştürüyorsa zararlı bir örgütün üyesisindir.

-sence öylemiyimdir?

+kısmen evet, örgüt üyeleri genellikle farketmeden diğer örgüt üyelerini ortak toplumdan dışlarlar. sen de farklı bayrak açıp başkalarını öteleyerek (farkında olmadan) onları farklı bayraklar açmaya teşvik ediyorsan, ortak değerleri boşverip sadece üye olduğun örgüte göre değer sayılan şeyleri koruyup kolluyorsan, tebrikler, üyesi olduğun örgüt seni zararlı bir bireye dönüştürebilmiş demektir.

-anladım. teşekkürler.




Burç ve ben






Öfkelenme

-Öyle birçok şeye yakın hissediyor insan.

+Evet ama söz konusu insan aynı zamanda birçok şeyle de düşman

-Düşman tabii ki, hiçbir şeye düşman olmadan dost kazanamazsın.

+ilginç bir bakış açısı, "düşmanın kadar dostun vardır" diyorsun yani?

-Aslında öyle demiyorum ama öyle anlaşılmaktan gocunmam.

+Peki şuna ne dersin? öfkelenince düşman, tek dostun kalmaz?

-Öfkelenmeyince de düşmanın kaçmaz?

+Kafiyeyi bağlıyoruz ama anlatamıyoruz derdimizi

-Çünkü derdimiz yok.

+Dert derken canım, işte konudan bahsediyorum. Dost, düşman.

-Anlatamıyorsak senin muhalif duruşundan.

+Yine yaptın kafiyeni, konuyu neticelendiremiyorsak suçlu ben miyim! Senin yüzünden. Uzlaşmıyorsun.

-Öfkelenme!

+Asıl sen öfkelenme be!

-Kalbini kırmak istemiyorum kapatalım konuyu, çıkış noktamızı dahi unuttuk.

+Ben unutmadım sen herkese yakın hissediyordun kendini, ben insanın dostundan çok düşmanı olduğundan bahsediyordum.

-Peki sen kazandın, öfkelenme!

+Seni seviyorum.

-ve bir çok düşman kazanıyorsun.




Siktirip gidiniz

Bir çok ehlinin dediği gibi konuşmak bir insan faaliyetiyse, insanın düşünen bir varlık olduğunda zaten hemfikiriz, düşünen=sorgulayandır. Hiçbir sorgu tek bir sonuca varmıyorsa...

Herkesin aynı üslubla konuşması beklenmemeli.

Bırakalım da Ahmet, az önce perşembe pazarından çıkmış gibi, Mehmet çakmağını bulamıyor gibi, Ayşe hiç canı sıkılmamış gibi konuşsun.

"Madem uzlaşamıyoruz tartışmayalım" demiyorum, uzlaşamasakta konuşabilelim istediğimiz gibi.

Velhasıl konuşmasını beğenmediğiniz insanların yanından siktirip gidiniz.