İnsanın sonu ve evlilik

"Sistem, 27-35 yaş aralığındaki erkeğin evrensel değerleri ya da en azından kendi varlığını sorgulaması gerekirken kendini, ona ait olmayan gerçek veya hayali kadınlarla tüketmesini sağlıyor. Aynı şekilde 27-35 yaş aralığındaki kadınların çocuk yapması gerekirken onları binlerce seçenek arasında kıvrandırarak orta yaşa giden yolu yapayalnız yürümesini sağlıyor."
Tüm bunların ışığında kadın ve erkeğin sistem tarafından kararlı bir şekilde aptallaştırılması, insanları 'Bir şeyler' başarmalıyım boşluğuna düşürüyor. Başarı arzulamak güzel ama neyi başaracağını bilmemek insanın içini kemiriyor. Kendi kendini kemirmeye, yok etmeye programlı insan, güç elde edebilmek uğruna davalar, kavgalar ve savaşlar oluşturuyor. Bu kararlılıkla devam edersek maalesef bir gün başaracağız, kendi kendimizi yok edecek büyüklükte bir çukur oluşturup dünyayı o çukurda yakacağız. Peki yedi ceddi zengin olanlar, enteller? Onlar genellikle başarıya ihtiyaç duymadıkları için evlenmek, üremek gibi hedefler de edinmiyorlar. Tarihte bir entelin başlattığı savaş yok. Sonuç olarak Müslüm Gürses'in dediği gibi "Yakarsa dünyayı garipler yakar"