Öyle yapsan salak, böyle yapsan ıyk

Ben bu insanları anlamıyorum arkadaş..

Ne yaparsan yap kendilerince bir hata/yanlış buluyorlar. Adam fikrini ortaya koyuyor, sana göre yanlış olması o adamın fikrini savunma özgürlüğünü zedelememeli.

Herkes kendine yakıştırdığını yapsın bize ne! Varsa zararı kendine.

Herkes kendine yakışanı yapıyor, bırakalım yapsınlar. Bize zarar vermediği sürece müdahil olmayalım.

Konuyla alakalı pek bir şey yazamayacağım. Taslak olarak bekletip bir hafta üzerinde çalışmakta istemiyorum. Bugünlük anlatacaklarım bu kadar.




Yazıyorum ama sor bakalım niye?

Hayırlı işler günlük,

Kaç zamandır şiir tarzı şeyler yazıp duruyorum. Sağdan soldanda "lan sen bilgisayarcısın? teknoloji falan" tadında eleştiriler geliyor.

Bana sorarsan günlük.. ben bu şiir olayını hobi olarak yapıyorum. Arada bir desarj oluyorum.. Bazen öyle güzel kızlar görüyorum, zihnimde biriken güzel kelimeleri alt alta yazıyorum kimileri buna şiir diyor. Bazende gördüğüm estetik bir görüntü beni bu işe sevk ediyor. Pek umrunda değil , iddialı da değilim.

Tek sıkıntı bu yazdıklarım hakkında "alıntı yapan" muamelesi görmem, Bu da tam olarak sıkıntı değil aslında ama ulan emek veriyoruz yazıyoruz. insanlar beğenisini "ben bunu daha evvel okudum" diyerek belirtiyor. Büyük bir şair falan..

Bırak Allah'ını seversen..

Bu arada, geçenlerde bir genç "Soğuyorum" yazımı bir kıza okuyordu. Bir tuhaf oldum, ulan yazan benim başkaları prim yapıyor :D -Şaka lan- bu duruma kızmadım ufak ufak piyasa olsun yazılarım, gittiği yere kadar. Ya da olmasın ne bileyim.




Bırakında ringe çıkayım

Bırak da ringe çıkayım; hiç değilse kimin vurduğunu bilirim


Cinderella Man filminde geçen bu repliği şu sıralar pek çok söylüyorum.





Aşkların en saçması

Kendi aşk biçemim hususunda bu kadar cesur bir başlık atabildiğim için öncelikle kendimi kutluyorum :D

"Senin aşkın niye saçma ki lan" dediğini duyar gibiyim günlük.. açıklama geliyor.

Aga ben bi kız seviyorum meselam, o kızla manita olmak istemiyorum. Ama seviyorum iyi mi?

Yani bildiğin seviyorum. Kıskanıyorum ama sevgili olmayı istemiyorum. Çünkü bi sorun çıkacakmış gibi.. Aşkların en güzeli O'nu uzaktan sevmek düşüncesinde değilim. Ama kıza gidip "seni seviyorum" diyemiyorum.

Aslında diyorumda.. Demek istediklerimin tamamı çıkmıyor ağzımdan. Çünkü saçma! saçma bir konuşma yapacakmış gibi hissedip susuyorum ve teklif yarım kalıyor. Ama bunun yarım kaldığını düşünende benim :D

Biliyorum azıcık kafan karıştı günlük üstteki cümleyi örnekle izah edeyim:

Şimdi yaşıtım biri, güzel bir kızı sevip ona teklif etmek istediğinde yaptığı şu: "seni seviyorum kız arkadaşım olurmusun." heh ben bunu demek istemiyorum ÇÜNKÜ; şimdi kız arkadaşım olsa nereye kadar nasıl götürebileceğiz ki bu ilişkiyi? Yaşımızdan dolayı en fazla iki hafta kadar sevgili olacağız. Aman ne sevgili..

Sevgilim dediğim kızın elinden bile tutamayacağım. Hani diyorlar ya "liseli aşıklar gibi" bizim olayda gibisi fazla biz liseli aşıklar olmuş olacağız. Sevgilimin en yakın arkadaşıyla muhabbet etmekten sevgilimin yüzünü göremeyeceğim. Komik ama gerçek.. Şuan sevgilisi olan her liseli bunu yapıyor. Ben bunu istemiyorum.

Ama seviyorum..  // Kız çok güzel olum öyle böyle değil lan günlük.

Benim düşüncem kısa vadeli aşk değil. ileriye dönük evliliğe kadar gidiyor bak o kadar diyorum günlük. Benki; bir kıza bağlanmayı yanlış bulan ben.. evlenebilirim bu kızla. Ama şimdi gidip konuşsam "seni seviyorum kız" desem O'da onaylasa iki haftayı geçebilecek miyiz ki?

Yok yok gidip konuşmam bu sefer. Hep yarım kalıyor söyleyeceklerim.

Nedir benim yapmak istediğim biliyormusun günlük?

Küçük bir sözleşme sunacağım kıza. Ama sigortacı gibi değil. Mahcup ve üzgün bir şekilde, "seni kaybetmek istemiyorum" tavrında bir sözleşme.

Sözleşmede şunlar olacak.

  • Bu aşk bizi zırt-bırt mesajlaşan insanlara dönüştürmesin.

  • Facebook profilin sende kalsın, MSN hesabının şifresinide verme.

  • Facebook hesabım yok zaten.. MSN'de kullanmıyorum. Varolan özel mesaj servislerimin(e-posta, twitter) şifrelerini isteme. ("kimle yazışıyosun" diye gel yanıma bak)

  • Telefonunu kontrol etmeyeyim, sende benim telefonumu kontrol etme.

  • Öyle en ufak anlaşmazsızlıkla birbirimizi kırmayalım. insan gibi oturup konuşalım. (sonuç olumsuzda olsa)

  • Ciddi bir ilişkimiz olsun.

  • Başbaşayken her türlü saçmalığı deneyebilecek kadar cesur olalım.

  • Gururu aşk içerisine karıştırmayalım. (aşkta gurur olmaz)

  • Herşeyi bu yaştan yaşayıp bitirmeyelim. Evlilikten sonra yapacak şeylerde olsun.

  • Hedefimiz evlilik olsun.

  • El-alemin dediğine göre değil, birbirimize göre hareket edelim.

  • Kendi halinde bir yaşantımız olsun. Birbirimizi yıkıcı eleştirmeyelim.

  • Hatalarımızı-yanlışlarımızı açık açık konuşabilelim, aracılar olmasın.

  • Birisi sırf benim arkadaşım diye senin söz hakkını elde etmesin.

  • Birisi sırf senin arkadaşın diye benim söz hakkımı elde etmesin.

  • Hep geleceğe dönük yaşayalım. Evlilik hedefimiz olsun.

  • Yanlış anlamalar yüzünden okul çıkışlarında kavgalar etmeyeyim (bıktım disiplin cezalarından, sadece hakedenleri döveyim.)

  • 14 Şubat'ta hediye eşya satıcılarını/kuyumcuları zengin etmeyelim.

  • Arkadaşlarınla vakit geçirmek için benden izin isteme, Ama haberim olsun.

  • Arkadaşlarımla vakit geçirmek için senden izin istemeyeyim, Ama haberin olsun.

  • Her fikrime hemfikir olma, ama hep aykırıda yaşamayalım.

  • Her fikrine hemfikir olmamı bekleme, ama hep aykırıda yaşamayalım.

  • Katı kurallarımız olmasın. Esnek yaşamasını bilelim.


Gibi bir yığın kurallarım var ama önem verdiğim tek kural "Hedefimiz evlilik olsun" bu kural dışında bütün kurallar esnesin değişsin. O ne isterse o olsun.

işte bu yüzden yaşamak istediğim aşk'a saçma diyorum. Sonsuza dek süreceğine inandığım için saçma..

Ne olur lan sanki günlük? ne olur gerçekten fikirleri fikirlerime uyan bir kız bulsam ve hiçbir şey bize engel olmasa.. ciddi ciddi evlensek!




Nereye baksam Ezgi!

Dün gece animasyon yaparken sulanmış beynimi rahatlatmak için TV kanallarını gezeyim dedim Kanal D'de Disko Kralı var, tam açtığım sırada bu geceki konukların vtrsi girilmiş. Birde ne göreyim Ezgi ASAROĞLU! bıraktım işi gücü geçtim TV karşısına..

Pek söz hakkı vermiyor olsalarda, 5-10 dakikada bir onun gülümseyen yüzünü görmek iyi geldi. Tabii o kadar yorgunluk üzerine sabaha kadar izleyemedim, saat 2 sularında göz kapaklarıma yeniliverdim.

Zaten pek söz hakkı gelmiyordu....

Kayıtlara geçsin, hali hazırda internette geniş hayran kitleleri yok. Ama önder olmaya hazırım. Böyle bir güzelliği tek farkeden ben değilimdir diye düşünüyorum.




Araç klip

Yeni grafik ödevi.. aslında pek yeni değil 3 hafta evvel yaptım ama bloga yazmayı unutmuşum.

Grafik animasyon olayında pek iddialı olmadığım için başarısızlığımı gocunmadan anlatabiliyorum. Önceki ödevim kadar facia olmayan bu projem eski bir Ford'un dağlık arazide kasis ya da tümseklere takılmaksızın ilerliyişini konu alıyor.

Buyrun burdan yakın;









Bilişimcilerin şefi

iyi akşamlar günlük.

Okuldan çıktım eve doğru ilerliyorum Atatürk i.Ö.O karşısındaki dar sokağa girdiğimde bir grup okullu kız vardı. Kendi aralarında şakalaşarak ilerleyen grubun yanından geçerken içlerinden biri hafiften omuz attı¿ sonra "afedersin" dedi. Ben karizmayı bozmadan "no problem" edasıyla kafa salladım ve yoluma devam ettim. halen seslerini duyabilecek kadar uzaklaştığımda içlerinden biri beni tanımış olacak ki

"aaa o bilişimcilerin şefi olan çocuk" dedi ve kendi aralarında "vayyt" tarzı bi konuşma yapıyorlardı ki sokaktan çıktım.

Nitekim yaptıklarımız(projeler) çöpe gitmiyor. Şehir efsanesi tadında abartılarak insanların gözünde beni yetki sahibi yapıyor.

Hadi günlük, kal sağlıcakla.

BEN KENDiMi YETKi SAHiBi YAPıYORUM.




Yağmurun altında su aramak

Sorma günlük 50 dakika kadar önce neler oldu neler.... Şimdi bugün son saat ders yok erken çıktık. Herkes dağıldı yumurtadan fırlamış örümcek yavruları gibi.

Sonra ben (Kahramanmaraş)Haydarlı mahallesi mevkiinde kendi kendime bi test yapayım ne kadar mesafe dinlenmeden koşabileceğim dedim. Sokağa taşmış esnaflar dışında kimse yok etrafımda.

Neyse başladım koşmaya.. Haydarlıdan Sütçü imam mevkine giderken ara sokağın biri çok dik (rampa)yokuş. Yokuşu hâla koşarak çıkarken nefes alış-verişimin düzenli olmadığını farkettim. Durdum ve öksürmeye başladım. Herşeyden habersiz yağmur taneleri altında boğuluyordum. Hızla Sütçü imam lisesi ilerisinde bulunan Deliklitaş Aile Park'ı üzerindeki çeşmeye ulaştım parkın caddeye bakan kapısının orda nefes alabilmek için su içmeye çalışıyor yüzüme su çarpıyordum. Ölüm korkusuyla nefesimi toplamaya gayret ederek kafamı suya daldırdım-çıkardım ve derin nefesler almaya başladım. Nefes sistemim soğuk havayı ciğerlerime kadar ısıtmadan iletiyordu.. Normale dönüyordu.. artık evimin yolunu tutabilirdim.

Nitekim benim için büyük bir ders oldu bu. Birdaha kendimle yarışmak falan yok. Ya da daha asgari şartlarda yaparım bu işi.

özetin özeti; Bu seferde ölmedim günlük.

Hadi eyvallah




Daha dijital yaşam

Mart ayından sonra proje maratonu yerini daha hafif bir maratona(sınavlara) bırakacak bu sebeple azda olsa insan gibi yaşamaya başlamış olacağım. Bu tarz (sözde) rahat zamanlarda daha çok proje ürettiğimi farkettim.

Proje yarıştırma safhasından kurtulunca daha dijital bir hayata adım atayım diyorum. Bu yakın gelecek benim için daha sosyal ve daha topluma yönelik olacak. Önümüzdeki yıl üniversite sınavına katılacağım için bu tarz topluma karışma girişimlerini benimsemem gerektiğini düşünüyorum.

Topluma karışacağım ama toplumda teknolojiden uzak değil. Herkesin elinde bir cep telefonu(hatta bilgisayarı) facebook, twitter kasıp duruyorlar. Kimisi kariyer peşinde kimisi manita. Her neyse ben bu dijital yaşama fonksiyonel bir solukla gireyim diyorum. Facebook kullanmadığım aşikar. Fotoğraflarım için PicasaWeb, videolarım için YouTube kanalımı kullanmayı düşünüyorum. Tabii ki her bir içeriğe eş zamanlı olarak Not defterim(blogum)'den erişilebilecek.

Dahası Google'ın bir çok hizmetinden yararlanarak internette gerçeğe daha yakın bir hayat akışı sunacağım. Birileri merak eder diye değil. Gündemden notlar tutuyor olmamın sebebi gelecekte, geriye dönüp şu tarihte neler yapmışım dediğimde cevap bulabilmem için.

Önümüzdeki aylarda başlayacağım (topluma karış!)dijital yaşantımı şimdiki asosyal hayatımdan ayıran en büyük özellik dijital kameram olacak. Uzuuuuun süredir kişisel(cep) telefon kullanmıyorum ve bu konuda direnişimi varabildiğim yere kadar sürdüreceğim.

E, nasıl olacak (topluma karışık)dijital  yaşam dersen, dijital kamera falan düşünüyorum günlük. Bakacaz artık.

Tabii ki bu devrim Not defterim(blogum) açısındanda yenilikler ve düzenlemeler gerektirecek. Sırasıyla kategorileri düzene sokma, videoları ve görselleri belirginleştirecek bir blog bileşeni gibi yenilikleri bloguma karıştırmak için yine asosyal biri olacağım :D uygulama yapmak, geliştirmek kolay değil :D

Sanırım dijital yaşamın en büyük götürüsü şiir ya da benzeri düşündürücü sözler yazamayışım olacak.




Şarkıyla kıvama gelmek

Şuan yaşadığım durum.

Lisa Ekdahl isimli bir kadın var. "Öl" dese ölürüm o derece bak günlük.

Şarkıda ne söylediğini bilmiyorum ama zaten önemi yok. Küfür bile ediyorsa uzunca bir süre playlistimin döngüsünden çıkarmayacağım kendisini.

Aga ne ses var kadında ya.. Şerefsizim ne istese yaparım.. şu şarkıyı söylemesi yeterli:
Lisa Ekdahl - ıt's oh so quiet

Kayıt biraz bozuk ama benim için önemi yok!

Aha yutupda daha kalitelisi varmış meraklısına:

video kalitesi 480p önerilir.

Lisa Ekdahl'ın tek şarkısı bu değil elbet. Mesela "Vem vet" şarkısı falanda güzel. Neyse günlük şimdi beni şu muhteşem sesle başbaşa bırak.




Yönetimin teşekkür anlayışı

Yönetimden kastım okul yönetimi.

Teşekkür bekleme sebebim: 2 gün evvel il(Kahramanmaraş) çapında okulu birinci yapmış olmam.

Yönetimden reva görülen teşekkür ise:

Dikkatle bakmadan görülmeyecek kadar sakal(sanki içerde sevişeceğiz anasını satim. okul lan!) ve okulun lacivert ceketinin giyilmemesi karşılığında 1 gün okula almama..

Allah'ın varettiği öğrenciyi yok yazmak diyorlar ya. Heh ödülüm bu oldu.

Buradan yönetime seslenmek istiyorum: Başarı sağlamış birini böyle ödüllendirirseniz başarının devamını beklemek aptallık olur.

Sanmayın pek umrumdasınız. Allah başta Ergün DEMiRCi hocayı ve yönetimden bu saçma takıntıya göz yuman herkesi bildiği gibi yapsın.

Okula gelen öğrenciye dolaylıda olsa "siktir git" demek nedir arkadaş? Birşey öğrenmek için çaba gösterene de sırtını dönersen kim, nasıl, niye! savunacak haklarını?

Dediğim gibi pek umrumda değilsiniz. Birgün evime beklerim hepinizi.. Ama kapıda kılık-kıyafet kontrolü olacak. Bize öğrettiğiniz gibi.




Yerimi bilmem

Grup olarak müzik yapan iki isim vardı aklımda.. biri Au Revoir Simone diğeri Albatros bu iki isim haricinde şu sıralar kafama yer eden gruplar aşağıda;

NEV

Şu sıralar demek NEV için yanlış oldu Nev - Sükut-u Hayal şarkısını kaç yıldır dinlediğimi bilmiyorum her duyduğumda da dikkat kesiliyorum kesinlikle benim hayatımdan kesitler barındırıyor.
Nev - Süküt-u Hayal




Şu sıralar söyleminin doğru olacağı grup Mor ve Ötesi.... "Araf" adlı şarkısıyla kafama yer etti bu aralar. Nereye gitsem araf nereye gitsem araf.. Gerçekten takdire şayan bir müzik.
Mor ve Ötesi - Araf




Son olarak Duman.. elleri ellerime şarkısıyla kendini unutturmamayı başardı.

Duman - Elleri Ellerime




bitti kahrolası

Ulan bu nasıl projedir arkadaş..... Sanal SGK mıdır nedir! bitti de kurtulduk.

Projeyi üzerimize tescilledik ve artık içeriğini anlatabilirim.

----içerik----
Sanal SGK projemiz Resmi E-SGK sisteminin birebir aynı tasarımına ve içeriğine ait bir websitedir. Muhasebe Finansman alanında eğitim gören öğrenciler Resmi E-SGK sistemine erişemez erişim için bir takım resmi evraklar yapmaları lazım ve öğrenci statüsüne bu evraklar verilmez. Bu yüzden öğrenciler iş hayatına atılıncaya kadar E-SGK'nın nasıl çalıştığı hakkında fikir sahibi değiller.

Biz bu derde çözüm olacak bir website yaptık.. Resmi hükmü olmayan websitemiz E-SGK'nın birebir aynısı olmasından dolayı iş öncesi eğitimi sağlıyor.
----içerik----

Anlatımı bu kadar kolay olan projemizi PowerPoint sunularıyla güçlendirdik(m).  Ve Sunum esnasında canlı canlı sigorta işlemleri gerçekleştirdim.

Ama hiçbir şey istediğimiz gibi gitmedi. Sunum için okulda 1 saat evvel prova yapmak üzere bir araya geldik ve aksilikler sıralandı.

  • Birinci aksilik: Ekip elemanlarında Alper ŞEN bir gün öncesinde Muhasebeciler Gecesi adlı iş toplantısında kameramanlık yaptığı için Provaya ve asıl sunuma katılamadı.



  • ikinci aksilik: Projenin büyük kısmı Muhasebe ile ilgili ama muhasebe alanında projemizi temsil eden Ayşe DEMiRCi ve Yasin KÖKLÜ proje hakkında çok az bilgiye sahip. Ve haklı olarak hazırlanamadılar.



  • Üçüncü aksilik: Asıl sunumdan bir saat önce yaptığımız provada PowerPoint sunusunda eksik yerleri düzenledik. Ekipçe "tamamdır" dedik ve asıl sunum için il milli eğitim müdürlüğü binasına doğru yola koyulduk. Neyseki trafikte herhangi bir problem yaşamadan binaya ulaştık ve sıramızı beklemek üzere sunum salonu önüne geçtik. Dizüstü üzerinde son hazırlıkları yaparken:
    Ben:
    Hay Allah!
    Müge hoca:
    Noldu?
    Ben:
    Flashdisk okulda kaldı(kahrolası prova!)
    Harun hoca:
    Nolacak şimdi!
    Ben:
    (neyseki her veriyi sağa sola yedeklemeyi seviyorum!) ikinci flash diskte editlenmemiş PowerPoint sunusu var.



  • Dördüncü aksilik: Ben editlenmemiş PowerPoint sunusunu .pptx uzantıyla kaydetmişim. Bunun anlamı: Bu sunu office 2007 ve üzeri yazılımlar haricinde açılamaz! editlenemez. Dizüstünde office 2003 yazılımı var..
    Harun hoca
    (yine bana çıkışır): ihtimalleri neden göz ardı ediyorsun!
    Ben:
    Nuri hocamın dizüstünde office 2007 var..


Koştur koştur Nuri hoca bulunur ve dizüstü rica edilir. Birde Nuri hocayı telaşlandırmış olduk :D (Sorun yok hocam her şey kontrol altında "ne kontrol anasını satim")

Yedek flash diskteki .pptx dosyasını Nuri Hocanın dizüstünde açıp editledikten sonra .ppt uzantıyla kayıt ettim ve sunumu gerçekleştireceğimiz dizüstüne kopyaladım.

Herşey tamam mı?

HAYıR..................

Hadi sunum sırası bizde!

Girdik içeriye ben kuruldum dizüstüne. PowerPoint sunusu açtım. Açılışı Yasin KÖKLÜ arkadaşımız yaptı bizi ve okulumuzu tanıttı. Daha sonra Ayşe DEMiRCi projenin çalışma mantığını ve kimlere hitap ettiğini kısaca açıkladı ve "Şimdi uygulamalı olarak Safa arkadaşımız projeyi anlatacak" dedi.

"Sıra bende anasını satim" dedim içimden :D Sonra başladım anlatmaya.. Sitenin altından girip üstünden çıkmak vardı anlatırken ama Muhasebe içerikleriyle dolu bir siteyi benim anlatmamı hangi zihniyet doğru bulur ki?

Nitekim hayatımın en saçma 15 dakikasını il milli eğitim müdürlüğü binasından ayrılınca geçmişe gömdüm. Proje fikir itibariyle il ve bölge birinciliği bekliyor. En azından okul müdürmüz ve danışman hocalarımız.

Sunum kısmı kadar iğrenç bir kısmı yoktu bu projenin. Ve keşke her şey bize anlatıldığı gibi olsa!

Projenin beni tek mutlu eden kısmı bugün izinli olmam. Evimdeyim ve izinliyim. Çay içip patates çipsi yiyebiliyorum. Resmiyet ve muhasebeden nefret ediyorum.

Ben web programlama ve uygulama geliştirme öğrencisiyim bidaha bana bunlarla gelmeyin!