25 dakikalığına baba olmak

Bugün başıma gelen olay.

Malumunuz bugün YGS 2013'e girdim. ÖSYM sağolsun(!) şehrin öteki ucunda sınav olmamı reva görüyor. Kahramanmaraş, Sakarya çarşısından Üngüt'e sınava gidiyorum. Her neyse sınav fazlasıyla zor ve saçmaydı, Türkçe ve Sosyal bilimler dışında soru çözmeden sınav salonunu terkettim.

Kafam bozuk, birkaç durak yürüdüm, kimsenin beklemediği bir durağa oturdum etrafı izliyorum. Hava güneşli, bir bahar günü için oldukça sıcak, ancak hafiften soğuk bir esinti var. Durakta en az 30 dk bekledim. Bir ara uyuklamış gibiyim, ayıldığımda durak tıklım tıklım doluydu. Vallahi abartmıyorum, bu ÖSYM sınavlarından çıkınca kendimi tecavüze uğramış gibi hissediyorum. Gururum, onurum kırılmış gibi... dövecek - sövecek canlı arıyorum. Bana bir silah ve "Hareket eden her şeye ateş et!" emri verilsin istiyorum. Aşırı doz hırs yüklüyor ÖSYM sınavları...

Durakta oturuyorum hâla, yanıma bir çift gelip oturuyor. Kız sınava girmiş sevgilisi/sözlüsü dışarda saatlerce sınavının bitmesini beklemiş, şimdi sınavın kritiğini yapıyorlar. Ya da erkek sınava girmiş, kız beklemiştir bilemem. Konuştukça konuşuyorlar...

13 Numaralı halk otobüsünü bekliyorum. Evime, semtime giden tek otobüs o. Uyuklarken bir tanesini kaçırmışımdır, ya da onlar beni kaçırmıştır bilemem.

Tüm otobüsler tıklım tıkış geliyor. Tek binen çift iniyor. Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesinin böyle bir düsturu var. "Halk otobüste kaynaşsın" diye yapmadıkları yok hınzırların... Otobüs sayılarını yarıya mı indirmişler nedir, neredeyse otobüsler tepelerine yolcu almaya başlayacak, belki de alanlar olmuştur bilemem.

Nihayet 13 numaralı halk otobüsü geldi. Diğer otobüs ya da minibüsler gibi tıklım tıkış. 5-6 (YGS mağduru) kızla birlikte bindik otobüse, nasıl olduysa otobüse yerleşmeye çalışırken şoför yanındaki koltuğun boş olduğunu farkettim, hemen atladım tabii. Bu devirde boş otobüs koltuğu bulmak kolay iş değil.

Bir durak, iki durak, üç durak derken çocuklu bir kadın bindi. Otobüs muavini kadının 8-10 yaşlarındaki oğlunu kucağıma oturttu. Ses etmedim, edemem de zaten. Çocukla iki üç kelam laf ettik, nedendir bilmem "kardeş" diye hitap ettim çocuğa, sonra otobüsten dışarıyı izlemeye koyulduk.

Her durakta birkaç kişi daha biniyordu otobüse, camlar patlayacaktı maazallah. Sonra nasıl olduysa yanımıza YGS mağduru olduğunu düşündüğüm bir kız geldi, saçları sarıydı. Hemen yanımdaki direğe tutundu. Kucağımdaki çocuğu sevimli bulmuş olacak ki muhabbete başladılar. Nedense uykuluyum biraz, kız bi ara "oğlunuz pek akıllı" gibi bir şey dedi. O kalabalıkta muhabbet edecek cesareti ve enerjisi olan bir kıza alışık değilim. "Oğlum değil" deyip dışarıyı izlemeye devam ettim.

Sonra ne konuştuk, ne de sustuk.

ÖSYM adam olsa öğrenci seçmezdi.




Cumartesi akşamı evde oturup Halil Sezai dinlemek

Şu an yaptığım iş/eylem. Son zamanlarda çok yoğundum oysa, kafamı kaşıyacak vakit bulamıyordum. Biliyorsunuz bir de radyoculuk işine giriştim. Ama her nasılsa bu akşam yapacak hiçbir işim/meşgalem yok. Evde oturuyorum. Evde oturmakla da kalmayıp Halil Sezai Paracıkoğlu'nun yeni şarkısı "Yangın var"ı dinliyorum, bağıra-çağıra eşlik ediyorum.

Ve düşündümki bunları not defterime not etsem iyi olur. Çoluk çocuğa karıştığımda okur okur gülerim.




Üniversiteler dayakla eğitim verilen yerler mi?

Yoksa hobi amaçlı mı dovüyorlar?

Son zamanlar bu özel güvenlik işi de çok patladı ha. Memleketimizde pasif sadist falan kalmadı. Hemen başvuruyorlar özel güvenlikçiliğe.. hooop.. döv dövebildiğin kadar, arkanda koskoca rektörlük var. Devlet var. Karşında öğrenciler, mazlumlar, hakkını arayanlar.





Hayvanseverseverim

Genel olarak tüm canlıları aynı kategoriye dahil ediyorum. Yani insandır hayvandır ayırt etmeden yaşama haklarına/özgürlüklerine köstek olmamak için gayret gösteriyorum.

Ve şimdilerde farkediyorum ki hayvansever insanlara ekstra saygı duyuyorum. Hayvansever insanlar arasında kendimi daha iyi hissediyorum. Böyle olunca kendime hayvanseversever deyiveriyorum.

Hayvanları sevdiğim kadar hayvanları sevenleri de seviyorum, Bakkal mahmut abi de dahil herkesi, her şeyi seviyorum. Sadece sabahın 8'ine ders koyan koordine hocaları sevmiyorum o kadar. Bir yazımda da şaka yapmasam ölürüm sanki. Ama her şakanın bir gerçeklik payı vardır!1!!bir!1!!!!




Kimsenin dinlemediği bir radyo programı yapmak

Dünya genelinde artık "Radyo programcılığı" meslekten sayılmayan bir kavrama dönüştü. Özellikle gelişmiş ülkelerde küçük sermayelerle televizyon kanalları kurulabildiğinden hemen her türde tv kanalı var ve hemen hemen hiç kimse radyo dinlemiyor. Hal böyle olunca piyasadaki radyolar kâr amacı gütmeyen kuruluşlar gibi davranmaya başlıyor.

Henüz bu kötü senaryolar Türkiye'de gerçekleşmedi. Türkiye'de radyo programcılığı hâla bir meslek. Amma velakin internet teknolojisinin hakimiyetiyle radyo dinleyicileri azalmaya, dinamikleşmeye başladı. Radyo yayıncılarına içten içe duyulan saygı artık yerini "Ben de radyo yayını yapabilirim ki" söylemlerine bırakıyor. internet üzerinden ücretsiz Radyo yayını yapabileceğiniz web hizmetleri mevcut. bkz: caster.fm Hatta basit bir web cam ile TV programı dahi yapabilirsiniz. bkz: ustream.tv

Bu kadar yayın organı varken ve hızla bu sayı artarken paraya kıyıp son teknolojiyle radyo stüdyosu inşa etmek ve radyo yayını yapmak büyük cesaret ister. Üniversitemiz (K.S.Ü.) bu cesareti göstermiş ve öğrencilerine güvenerek KSÜ Radyo adında öğrenci radyosu kurmuş. Ben de afişlerini falan görünce hemen radyo yayını yapmak için başvurdum. Biliyorum ki böyle bir oluşum ilk zamanlarında dinleyiciden ziyade yayıncı bulamaz. Benim de Best FM'den ufak tefek radyocu asistanlığı deneyimim var. Standart bir dinleyiciye kıyasla arkaplandan biraz daha haberdarım. Düşündüm ki bu deneyimleri pratiğe dönüştürmezsem çöpe gidecek, işte meydan :)

Başvurum onaylandı ve 1 hafta kadar ksuradyo.com'dan yayınlanan prova yayınlar yaptım, üç-beş arkadaşım dışında dinleyen olmadı. 1 hafta sonrasında resmi yayınımız başladı ve şu an KSÜ Radyo yayıncılarındanım (kimileri DJ diyor)

Ve resmi yayınımda dinleyicim daha da azaldı gibi :D Salı ve Çarşamba akşamları 18:00 ile 20:00 arasında yayın yapıyorum. Yayınımız şimdilik ksuradyo.com dışında bir platformdan yayınlanmıyor. Yani frekansımız falan yok. e herkesin evinde, cebinde internet olmadığına göre dinleyici sayımızın az olması doğal. Üstelik henüz tastamam bir yayın akışına sahip değiliz, günde 2-3 saatlik yayın var bu yayından öncesi ve sonrası Türkçe ağırlıklı müzikler dinletiliyor.

Türkiye'de üniversite (öğrenci) radyosu pek tutunamamış girişimlerden, biz bir kez daha zorlamış olacağız. KSÜ Radyo, bilgili, deneyimli ve en önemlisi sabırlı insanların yönettiği bir proje. inşallah diğerlerinden farklı olur. Tutunabilir.