Pişman mıyım, evet

25 yaşındayım.

25 yılda çok az kötü alışkanlık ve çok az kötü ilişki, arkadaşlık kurdum. Buna rağmen herkesin olması gerektiği kadar benim de geçmişe baktığımda pişmanlıklarım var. Olmalı zaten. Seçimlerinden tamamen memnun biri hayal edemiyorum.

OKUMA, ADAM OL

En büyük pişmanlığım kendimi iyi yetiştiremememle ilgili. Okula ve salak eğitim sistemimize kendimi fazla teslim ettim.
Şimdi 10 yaşındaki halimin kulağına bir şey fısıldama imkanı verseler, "İlkokul bitince eğitim sistemiyle ilişkini bitir, kendi kendini eğitmenin yollarını bul. Çok kitap oku, çok insanla sohbet et, çok eğitici filmler, belgeseller, youtube videoları izle. Siktir et okulu, okul sana hiçbir şey katmayacak, ne lise ne de üniversite. İlla bir şeyi ustasından öğreneceğim diyorsan akademileri değerlendir. Parası neyse ver, öğren" derdim.
Okul bana birkaç iyi arkadaş ve birkaç iyi öğretmen dışında hiçbir şey kazandırmadı. Okuma yazmayı bile evde öğrendim ben. Ablalarım sağ olsunlar. Okul benim okuma yazma hevesimi kırdı bile diyebilirim. İlkokulda her kitabın evrene dair gizler sakladığını düşünürdüm, heyecanla ve dikkatle okurdum. Annem hakkımda, ilkokul bebesiyken geceleri elimde kitaplarla uyuyakaldığımı sabahları yatağımdan kitaplar topladığını söyler. Lisede kitap okumak yapmak zorunda olduğumuz için yaptığımız bir şey haline dönüştü. Üniversitede nasıl daha az kitap okuyarak dersleri veririm derdindeydim. Özetle öğrenme arzımın ve arzumun büyük bir kısmını eğitim öğretim sistemi elimden aldı.

TANIŞ OL, YÜREĞİNİ HERKESE AÇMA

Aşırı olmasa da asosyal biriydim, lise bitinceye kadar tam olarak ortamlarda kendini iyi ifade edebilen biri olamadım. Hep küçük bir gruptan oluşan arkadaşlarım oldu. Bu grup içimi dışımı bildi, diğer herkes benim hakkımda hiçbir şey bilmedi. Şimdiki aklım olsa çok daha fazla hobi ile kendimi meşgul ederdim, öğrenemeyeceğimi bilsem bile keman kursuna giderdim, ebru sanatıyla ilgilenir, tiyatro, drama kurslarına daha erken yaşta katılırdım. Ortak ilgi alanlarım olan arkadaşlarımı daha çok çevremde tutar, onların ufuklarından beslenirdim.

Öyle herkesle limitsiz dostluk kurmazdım. Dostlarımdan öğrendiğim en büyük şey, dostlarına borç verme. Kendi küçük grubumda para babası olarak bilindiğim bir dönem var. Bu kötü alışkanlığımı yakın geçmişte attım üstümden. Ne gerizekalıymışım. Paraya sıkışan tüm arkadaşlarım babalarından önce beni ararlardı. Öyle ki mobil uygulamada para gönderme bölümüne girdiğimde hala hesap numaraları liste halinde çıkıyor. O verdiğim paraların yarısı falan geri geliyor, o da vaat ettikleri teslim tarihinden yıllar sonra. Üstelik ben "sırf borcumu hatırlatmak için aradı" düşüncesine kapılmasın diye arada bir hal hatır sormak için yaptığım aramaları azaltarak bitirip, bu nedenle azar işitmiş adamım. Gerizekalıymışım gerçekten. Niye el aleme faizsiz kredi veriyorsun gerizekalı :) Dünyayı sen mi güzelleştireceksin.

FIRSAT BEKLEME, FIRSAT YARAT

Umarım bunu yaşayan tek gerizekalı ben değilimdir. Bir sms gelecek ve hayatım değişecek gibi şeylere inandığım bir dönem vardı. Fırsatlar orda az ilerde duruyorlar ve zamanı geldiğinde kapımı çalacaklar diye hep kendimi oyaladım. Oysa yaratıcı hiç kimsenin hayatına, "hadi seninki artık daha güzel olsun" diye sihirli bir dokunuş yapmıyor. Ayağa kalkıp kendi fırsatımı yaratmam gerekiyordu. Bunu 20'li yaşlarımdan önce fark etseydim. Büyük ihtimalle şimdi kendi sinema filmlerimi yaratma hayalime daha yakın olurdum.

20 yaşındaki Safa'nın kulağına fısıldama imkanım olsa, "Bir yolunu bul gerekirse kredi çek ve iddialı birkaç kısa film yap. Festivallere katıl. Kendini madem bu sektörde göstermek ve ifade etmek istiyorsun, o halde ne bekliyorsun, kendi fırsatını yarat. El alem 30-40 bine araba alıp takla atıp heba ediyor sen 5-10 bin lirayla aslanlar gibi 10 kısa film çekersin." derdim.

Bizim kuşak risk almaktan fazlaca korkutularak yetiştirildi. Bizim kuşaktan fırsat yaratan insanlar çıkmayacak. Sistemle derdi olan, sistemdeki yanlışlarını dile getiren insanlar da çıkmayacak. Öyle mal mal yaşayıp öleceğiz biz :D

Bu jeopolitik döneme doğduğum için ayrıca pişman mıyım, evet :D