Anti feminizmin gizli şövalyeleri: Anneler

Yazının aslı
2015'te feminist bir yazımda "Kadın kadının kurdu" demek için ekosistemin temellerini anlamaya ve anlatmaya çalışmışım.

Hiç hesapta yokken feminizmi başarıya taşıyacak yol haritası çizdim.

Etçillerin genellikle otçul eti tüketmesinin sebebi ağız tadı falan değil. Etçiller, otçulları kolayca öldürebilecek ağız ve diş yapısına (silahlara) sahip. Aynı zamanda otçullar etçillere karşı koyabilecek donanımlara sahip değil. Bu sebeple otçullar, etçiller için kolay lokma.

Tüm bunlara bakarak canlıların kendi türlerini yememesinin sebebini avlanma zorluğu olarak görebiliriz. Aslan, sırtlan eti yerine geyik etiyle besleniyor çünkü sırtlan aslan için zayıf olsa da geyiğe kıyasla silahlı (dişli) bir av.

Aynı şekilde insan da bu sebeple insan eti yemiyor. Şüphesiz ki silah üretip kullanabilen bir canlıyı avlamak diğer avlanmalara kıyasla en zoru olacaktır. İnsanın bu sınırsız üreme hızına erişmesi de bu yüzden. İnsanı avlayan bir canlı yok. Bu yüzden insan ırkı doğanın dengesini bozuyor. Zaman zaman yaşanan felaketler ve savaşlar bile insan nüfusunun doğal orana inmesini sağlayamıyor.

Şimdi hiç alakası yokmuş gibi görünse de toplumun erkek egemen şekillenmesini bu tespitime dayandıracağım. Erkek kendi sınıfından canlıya (erkeğe) diş geçiremediğinden ya da diş geçirse bile bu süreçte yara alacağından, daha az enerji harcayarak yararlanabileceği bir alt sınıf (kadın) üzerinde egemenlik kurmuş. Kadın, annelik kozuna rağmen fiziksel güçten kaynaklanan bu sınıf farkını milyonlarca yıldır ortadan kaldıramamış. Hatta erkek egemenliğin devam etmesini anneler sağlıyor. Feminizm önce “Erkek dediğin öyle eşinin her dediğine olur demez. Gerektiğinde masaya yumruğunu vurup susturmasını bil” diye öğüt veren anneleri hedef almalı.

Sokak röportajı yaptım, insanlara evde kimin sözü geçiyor diye sordum. Çoğunlukla insanlar annelerin evi, ev halkını yönettiğinde hem fikir. Peki neden hala kadın ezilen cins? Bence bu işte bir yanlışlık var. Anneler oğullarını, başka annelerin kızlarını ezecek şekilde yetiştirmeye son vermeli.




"Herkes birbirinin kurbanı"

Birbirimizi rahat bırakmalıyız, annemizi, babamızı, eşimizi, dostumuzu, arkadaşımızı... dolayısıyla kendimizi de rahat bırakmalıyız. Ki çevremizdekileri rahat bırakırsak zamanla onlar da bizi rahat bırakabilir. Yaşadığımız gayriideal dünyada bile mümkün bu.

Maraton koşucusu, spor uzmanı, sosyolog, okur, yazar... on parmağında on marifet Tuğba Güneş ile çok tatlı bir röportaj yaptık. Röportajdan sonra yaptığımız sohbette "Herkes birbirinin kurbanı" ifadesini ilk kez duydum ve büyülendim. Tuğba Güneş yıllardır dilimden düşürmediğim "İnsan insanın kurdudur" klişesini çok daha kapsamlı bir kalıpla değiştirdi, farkında olmadan.

Tamamen plansız, ön hazırlıksız bir şekilde röportaj yaptık, ofiste güzel güzel sohbet ederken "Hadi biraz da kayıtta konuşalım" dedik ve Tuğba Güneş'in bilgilerini, fikirlerini kaydettik. İlk röportajımızı yaşam koçluğu çerçevesine sıkıştırdık bu yüzden üzgünüm, toplumsal ruh durumumuz hakkında doyurucu, şaşırtıcı bir sohbetti fakat Tuğba Güneş'in hakim olduğu diğer konular üzerine de konuşmak için sabırsızlanıyorum. Umarım önümüzdeki günlerde tekrarlayacağımız kamera karşısında pek konuşulmamış çarpıcı konular hakkında da röportajlar yapacağız.



Anti Natalizm, Merkezinde spor olan bir hayat, Veganizm, Feminizm gibi konularda da kah felsefik kah gündelik sohbetler edeceğimiz ihtimali bile heyecan verici. Öyle umuyorum önümüzdeki günlerde çok daha fazla röportajlar yapacağız. Tuğba Güneş gibi insanlar iyi ki var :)




Çiçek, bahar ve kadın

'Kadın çiçektir' kanısı toplumların bilinçdışı yansımasında 'kadın sayesinde ürüyoruz' anlamına geliyor olabilir.

Çiçeğin, bitkilerin polen saçan üreme organları olduğunu biliyoruz.

Burdan yola çıkarak toplum kadını, üreme organı olarak görüyor diyebiliriz. Hatta dedim gitti.

Karşı sav olarak 'Kadının kırılganlığını, zarafetini çiçekle tanımladık' denilebilir ancak zaten üreme organları da oldukça hassastırlar.

Özetle galiba ataerkil toplumun kadından en büyük beklentisi doğurmaları. Hala her gün düzenli olarak; Kadına 'sen sadece doğur' diyoruz kadın da hiç itiraz etmiyor. Hatta bunu en çok kadınlar diyor.




İzlediğim en iyi klipler

Sarmaşık - Mabel Matiz

Yüksek ihtimalle bir tavuk dürümcüde başladım bu yazıya, hem de elimde dürüm varken, çıkardım telefonu not aldım. Onlarca metre uzaktaki küçük televizyonda Mabel Matiz'in Sarmaşık klibi vardı, sesi çok kısık duyuyordum ama klip ilgimi çekti. Dürümcüden çıkar çıkmaz not aldım, "Mabel Matiz'in halılı klibini izle" birkaç gün sonra izledim sanırım, dolayısıyla bu şarkıyı ilk dinleyişimdi. Şarkıyı ayrı, klibi ayrı sevdim. Birkaç arkadaşa mesaj atıp önerdim hemen. Dedim ki, şimdiye kadar izlediğim en iyi klip.

Mabel Matiz'i çok tanımam, hakkında okuyup yazmadım, "Öyle kolaysa" gibi bir şarkısı olduğunu biliyorum, güzel de bir şarkı ama dahasını bilmiyordum. Ama bu klipten sonra adam radarıma girdi. Gerçekten izlediğim en iyi klip olabilir. İlginç bir şekilde şarkının altına gelen YouTube yorumları da klibin güzelliğine tutulmuşlar, yalnız değilim.

A Happy Place - Katie Melua

Katie'yi nasıl keşfettiğimi hatırlamıyorum, ama her boku not aldığım gibi bunu da not defterime iliştirmişim, Hem de taa 2011'de... İzlediğim en iyi kliplerden biri kesinlikle, kendine has bir dokusu, dekor seçimi, bilim kurgu vari atmosfer, çok seviyorum, elbette şarkı da çok güzel. Sonraki klipler hakkında yazarken de belirtmeme gerek kalmasın, bu listedeki tüm kliplerin şarkılarına bayılıyorum! Genellikle önce şarkı sonra klip dikkatimi çekiyor, Sarmaşık hariç. Katie çok tatlı dans etmiyor mu ya :)

Hepsi ne fena - Büyük ev ablukada

Plansekans çekilmiş bir klip, kamera kayda giriyor ve klip bitene kadar çıkmıyor. Daha önce yapılmamış bir şey değil, ama başarılı olmak için çok emek isteyen bir teknik. Şarkının ruhuna uygun dokular seçilmiş, izleyen Bartu'yu takip ederken şarkının sözlerine, hikayesine ve ritmine kendini kaptırıyor. Onunla birlikte biz de gidiyoruz, coşuyoruz, üzülüyoruz, kandırıyoruz...

Lenka - Everything At Once

Bu kızı da çok tatlı buluyorum. Oldukça düşük bütçeyle çekilmiş şeker bir klip. Bir hikaye anlatıyor gibi ama anlatmıyor, hiçbir derdi, diktesi, didaktizmi yok. İzle, kafanı boşalt, eğlen git. "İlluminati imgeleri var bu klipte" diyenleri insanlık namına ötelemeliyiz.

Drinkee - Sofi Tukker

İsmini vermek istemediğim bir maddenin ruhsal tepkimesine çeken bir müzik ve klip var. Tam olarak saykodelik müzikler sevenlerin dimağına göre. Ha evet, kız çok güzel, oğlan çok yakışıklı.

Daughter - Youth

Karanlık, gri, sade bir klip. Şarkıyı uzun zamandır listelerimden eksiltmiyorum. Bu gibi sade klipleri çok seviyorum, müziği tam anlamıyla hissetmemi sağlıyor. Sadelik kazanacak!

Ay - İhtiyaç Molası

Az bilinen bir efsanelerden, sanırım bu şarkının varlığından Burak Aksak'ın bir twiti üzerine haberdar oldum ve o gün bugündür listelerimden hiç eksik etmedim, klibi de oldukça güzel.

Bonus
Sena Şener dinleyin, dinlettirin.




Anne ben röportajcı oldum

Yaklaşık altı yıldır basın mensubuyum. Günlük yerel bir gazete olan Yorum Gazetesi'nde başladığım gazetecilik maceram, yerel bir televizyon olan Aksu TV'ye geçmemle duraklama dönemine girdi. Televizyonda teknik anlamda çok şey öğrendim ama stüdyoda görev yapmam nedeniyle, sahalardan uzak kalmıştım ve artık gazetecilikten çok kameramanlık yapıyordum. Bu durum canımı sıkıyordu, birkaç can sıkıcı olay daha yaşanması üzerine yürek yemiş bir şövalye gibi ekonomik krizin ortasında, dobra bir istifa dilekçesi yazdım. Böylece televizyondan ceketimi alıp çıktım.

Bir kısa film çektim, filmden sonra askere gidip geldim, Maraş Ana Haber adlı internet televizyonunun kurucusu Kenan abiden teklif aldım. Kahramanmaraş'ta çok yapılmamış işler yapabileceğimizi düşleyerek kabul ettim. Şimdilerde sokakta röportajlar yapıyorum. Eğlenceli sonuçlar alıyoruz. İnsanımız sanıldığı kadar mikrofondan ve kameradan korkmuyor, doğru şekilde yaklaşılırsa aslanlar gibi konuşuyorlar.

YouTube'da izlenmemiz düşük ama Facebook'ta hatrı sayılır rakamlara ulaşıyoruz.



Dakika 1.20'deki eğlenceli kişilik, Beyaz TV'deki Mülayim Yollarda programının sunucusu, yıllardır o insanlara mikrofon uzatıyordu, biz de kendisiyle tamamen tesadüf eseri röportaj yapma fırsatı bulduk, 5 TL kaptırdık ama feda olsun :)