Bazı sitelerdeki fazla yük

internette aktif olarak geziniyorsunuz, o linkten bu linke internetin altını üstüne getiriyorsunuz..

Yıllardır bunları yaparken bilgisayarınız donanımsal bir sıkıntı yaşatmıyordu.

Geçtiğimiz aylardan bu yana internet reklamcılığında aşırı bir yük gözlemledim. Web site içerisinde flash tabanlı reklamlar bazen aşırı yük katarak tarayıcınızı zor duruma düşürebiliyor. Aslında bir flash döküman bilgisayarınızı fazla yormaz ancak; siteler içerisinde gezinirken, reklam tarayıcınızla birlikte ekran kartınızı ve raminizi anlık ataklarla kasar ve tarayıcınız (Yanıt Vermiyor) moduna geçebilir bu durum bilgisayarınızın ekran kartı ve ramine bağlıdır. Kimi bilgisayarlarda ise sadece anlık takılmalar yaşanır. Kimileri ise hissetmez..

Bu durum bilgisayar oyunları için bilgisayar değiştirmeye benzeriyor, artık internette gezinirkende donanımlarınızın güncel olması gerekecek..

  • Ne tür siteler aşırı yüklü reklam kullanıyor?


Öncelikle forum siteleri bu tarz geniş çaplı reklamlar sergiliyor daha sonra dergi, gazete ve haber siteleri forum sitelerinin peşlerinden gidiyor.

Aşırı yükten dolayı kasma sıkıntısı en çok Safari'de yaşanıyor daha sonra Mozilla Firefox, internet Explorer ve Google Chrome sıralamada yerlerini alıyorlar.




Eğitirken eğitimsizlik

Bir ülkede belli bir süre altın çıkmaz ise; o ülke çöküşe gider.. Bir ülkede belli bir müddet gümüş çıkmaz ise: o ülke çöküşe gider..

Bu maddeleri say say bitmez ülkelerin yıkılması çok kolaydır. Gördüğünüz gibi ülkeler için madenler ne kadar değerli ama konumuz maden ya da ham madde değil. Konumuz eğitim

bana göre; bir ülkede 2 yıl öğrenci yetişmezse o ülke çöker..

Dünyayı iş adamları paralarıyla, öğrenciler fikirleriyle yönetir.. Burada bir siyaset yoktur öğrenci fikir üretir iş adamları destek çıkar.. Bu bir düzendir ancak artık öğrenciler fikir üretmek değil basit bir işi bile yapamıyor.. Eğitilirken salaklaştırılan öğrenciler ne ülkeye nede dünyaya yarar sağlayamıyorlar.

Konuya bizi ilgilendiren Türk eğitim sistemini eleştirerek devam edeceğim.. Türkiye'deki eğitim sistemi ve sınavlar..

ilköğretim hayatı kuytu köşe şehirlerde "lay lay lom" şeklinde bitiveriyor. Burada okuyan öğrenciler kendilerine bir katkı sağlayamıyor + gün geçtikce nesiller okuldan soğuyor. Ben küçüklüğümde okula gitmez iken yaşımın 7. yaş günümü iple çekerdim. Okulu aşırı severdim, ben ve benden öncekiler şu dönemdeki öğrencilerin okulu sevmemesine anlam veremiyor. Yer yer öğrencilerimize gerizekalı muamelesi yapıyorlar..

  • Düşünün..


Sistemimiz darma dağınık MEB öğrencilerin işlediği derslerin içeriğini tartışmaktan ziyade, öğretmen atamalarındaki torpil ve benzeri kayırmaları önlemeye çalışıyor. Buradan anlaşılıyorki öğretmen adaylarında da bir bencillik var.. Peki neden böyle oluyor?

  • Diğer ülkelerle bizim aramızdaki fark?


Türkiyede ders olarak branşlaşma yok.. bir öğrenci yetişirken, hem fizik mühendisliği hem şairliği hem makina mühendisliğini hemde yazılım mimarlığını öğrenmek bilmek ve sınavlarda çözmek zorunda.. Sizcede bu sistem gerizekalıca değil mi? türkiyede eğitim işte bunlardan ibaret.

  • Düz liselerle Meslek liseleri arasındaki fark?


Düz liselerde branşlaşma meslek liselerine göre daha iyi işliyor. hepi topu 3 alan var Sözel, Sayısal, Eşit Ağırlık bana göre hala saçma şeyler öğretiliyor mesela Sayısal öğrenciye beden dersi zorunluluğu gibi.

Peki meslek liseleri ne yapıyor?
şuanki ticaret meslek liseleri türkiyenin yegane teknoloji ve bilişim insanlarını yetiştiriyor.. bu ciddiyetin ne kadar farkında bu MEB ve ne kadar doğru bir politika izliyor..

Ticaret Meslek lisesi öğrencileri alan dağılımı yaparken bilişim teknolojiler, muhesebe finansman, pazarlama ve perakende ve büro yönetimi & sekreterlik alanlarından birini seçiyor..

Teknolojiden devam edelim.. varsayalım bilişim teknolojilerini seçtik ve puan seviyemize göre eğitim yılına başladık, haftada işlediğimiz ders sayısı 20 ya da üzeri günlük ders toplam ders sayısı 8 buda demek oluyorki bir öğrenci 8 saat okulda barınıyor. Peki bu kadar sıkı bir eğitim içerisinde ne öğreniyor gençlerimiz?

Müzik, Teknik resim, Mesleki Gelişim, Fizik, Kimya, Biyoloji, Matematik, Geometri, Bilişim Teknolojileri Temelleri, Tarih, Din kültürü, Elektronik, Edebiyat, (yabancı dil) ingilizce, Dil ve anlatım, Paket programlama ve meşhur Coğrafya

17 tane ders sayabildim. Şimdi eleyelim ve TEKNOLOJi'yi öğretmemiz için gerekli dersleri bulalım.

Müzik; ÇÖPE
Teknik resim; (Mühendislik çizimleri yapılan bir ders) GEREKLi
Mesleki Gelişim; (Meslek hayatı hakkında bilgiler veren bir ders) GEREKLi
Fizik;(içeriği inanılmaz berbat ve saçma sapan şeyler öğreten bir ders) ÇÖPE
Kimya;(içeriği inanılmaz berbat ve geleceğe hiç katkısı olmayan bir ders) ÇÖPE
Biyoloji;(Teknoloji öğrencileri için aşırı gereksiz bir ders) ÇÖPE
Matematik;(Ders gerekli içeriği bakımından en gereksiz ders!) ÇÖPE
Geometri;(Mantığı öğretmek üzerine yol izleyen bir ders) GEREKLi
Bilişim teknolojileri temelleri; GEREKLi
Tarih; ÇÖPE
Din kültürü; (şu dönemde en gerekli ders) GEREKLi
Elektronik;(isim bakımından gerekli içeriği bakımından gerizekalı bir ders) ÇÖPE
Edebiyat; (Bilişim insanından şair olmaz) ÇÖPE
ingilizce; (Ders içeriği biraz düzenlenmeli!) GEREKLi
Dil ve anlatım; GEREKLi
Paket programlama; GEREKLi
Coğrafya; ÇÖPE

Siz zahmet etmeyin ben söylerim 8 tane GEREKLi ders var.. Üstelik bu gerekli derslerde içeriği düzenlendiğinde gerekli olacaktır.

  • Neden böyle yapılıyor?


Birileri sanki türklerin bilim konusunda gelişmesini istemiyor.. ya da ben abartıyorum. Sorarım size bu kadar ders gören bir meslek öğrencisi ÖSS'de ne çözmek zorunda?

MATEMATiK, Kimya, biyoloji, fizik vb saçma dersler..

Şimdi içinizden 'ee ÖSS'i kazanamadık' diyenler olacaktır.. cevabım; "ÖSS'yide meslek lisesi ve bilişim öğrencilerine farklı hazırlamalılar 4 yıl boyunca bilgisayar içinde yoğurulan öğrencilerin ÖSS'de bilgisayarla ilgili soruyla karşılaşmadığını biliyormuydunuz?

Bunun üzerine içinizden ÖSS kalktı YGS, TGS, SGS ya da FGS oldu diyenlerde çıkacaktır. cevabım; "isim farklıda olsa içerik aynı, o sınav akıllıları eleme sınavıdır.

  • Akıllıları eleme sınavımı?


Şimdi sınavı geçmek için akıl seviyelerine hayran kaldığımız çin ya da japonların dahi çözemediği matematik, fizik, kimya  ve biyoloji  problemlerini çözdükten sonra şair ve ekonomist ruhunuzla sınavdaki Türkçe ve Sosyal bilimlerinden de başarılı olmalısınız..

Bana sorarsanız bunları yaparak sınavları geçen öğrenciler salaklaşıyor.. Öğrenciler üzerine alınmasın MEB'in hazırladığı müfredat ve eğitim sistemini eleştiriyorum ben..

"Türkler güçlüdür sözünün yanına ZEKiDiR sözünü haketmek için EĞiTiME verdiğimiz önemi artırmalıyız. DERS SAYıSıNı ya da MATEMATiK problemlerini değil!"

Biraz araştırın sınava giren öğrencilerle yaşıt çinliler matematikte ne kadar ilerde? ya da israil ya da diğer ülkeler.. Bizim insanlarımız 30 yaşına kadar saçma sapan problem ve akıl almaz zorlukların üstesinden geliyor. Ama bi adım ilerlediğimizi kimse söyleyemiyor..

  • Neden benim kadar eleştiren yok şu eğitim sistemini?


Bilen yokki MEB bakanları bile öğrencilerimizin nasıl ders içeriği gördüğünü bilmiyor Sistem sürekli değişiyor. Ve en önemlisi öğrenciler çekiniyor..

Öğrenciler kendilerini gerizekalı sanmasınlar diye eğitimin zorluklarını kimseye söyleyemiyor. Çünkü babası, amcası ya da dayısı ben senin yaşındayken pekiyi alırdım diyor.. Öğrenciler eski sistem matematik fizik ya da diğer zımbırtıları araştırmıyor. Şuan emekliliğe 10 yılı olan öğretmenlerimiz nasıl matematik, fizik çözerek öğretmen oldular? biraz araştırın.

Okumak her şeyi bilmek değildir. BRANŞLAŞıN uzmanlaşın..  artık TÜRKiYE'den de uzmanlar çıksın.. ilk okulda branşlaşma başlasın ve branşdışı dersler çöpe atılsın!





Facebook'ta yokum

Kuruluş tarihi 2004 olan Facebook'a 2007 yılında katılmıştım bir kez hesabım kapatılmıştı daha sonra facebook yetkililerinden "yanlışlıkla devredışı bıraktık özür dileriz" diye bir e-posta almıştım.

bunun ardından facebook'ta bir çok yaptım Best FM'de yayın yapan Serdar Gökalp'in official fan sayfasından sorumluydum. Özellikle bu sayfayı kontrol etmek için facebook hesabımı kapatamıyordum, Ama bir hafta bir nedenden dolayı facebook'a hiç giriş yapamadım ve hiçbir şey kaybetmediğimi gördüm. Diğer yönetici arkadaşlar yokluğumu aratmıyordu. Ve bana yol görünmüştü nefret edercesine bulunduğum facebook'tan ayrılmak için hiç beklemeden son durum güncellememi yaptım "facebook'tan ayrılsam ne kaybederim" bu son güncellemeyle birlikte hesabımı dondurdum ve facebook benim için bitti.

  • Neydi beni kızdıran?


Dilini bildiğim kullanıcıların facebook'ta bulunma sebeplerini gördükçe kendime bakmaya başladım benim amacım farklıydı ve bağımlı olmamalıydım.. Ama özellikle gençlerin facebook'a bağımlı olduğunu kanaat getirmiştim. Bunun üzerine facebook'u iş için kullanan biri olarak benim bile facebook'a muhtaç olmayacağımı kanıtlamak istedim. Ve sadece twitterla yetinmeye karar verdim. Zaten fikirlerimi paylaşmak için bir defterim vardı :)

  • Takipçilerim


Ben facebook'tan ayrıldıktan sonra iş hayatımdaki insanlarında facebook'tan ayrılmak istediklerini gördüm, beni örnek almışlardı ve bu benim kendime olan güvenimi artırdı :) beni abileri olarak görüyorlar olacaklarki benim yaptıklarımı yapıyorlar.. Bu güzel bişey..

Hiç tanımadığım insanlarda benden sonra facebook'a farklı bir tavır alıp facebook'tan ayrılmak istediklerini beyan ettiler. Net olarak facebook'un %16 kullanıcısı ben facebook'tan ayrıldıktan 1 hafta sonra facebook'u terk etti. Bu olayla bağlantısı varmı bilmiyorum 31 mayısta ise facebook'ta intihar etme gibi bişey düzenlenecek ve facebooktan birçok kullanıcı ayrılacak, bana öyle geliyor ki facebook %35 kullanıcı kaybedecek.




Akıllıyız ama boşver


  • Üretim;


Ülkemiz, üretime göre tüketim bakımından daha ön planda bunun sebebi vergiler, adam bir diş macunu üretse bir adet diş macunu için 5 TL vergi ödemek zorunda 5 TL verginin üzerine kar fiyatı, emek vs.. eklenince 15 TLlik bir maliyet ortaya çıkıyor. Tüketici geri zekalı mı? 6 TLye dünya markası diş macunu dururken 15 TLye acemi bir fabrika malını alsın?

Üretimin neden olmadığını anlamışsınızdır. Bunu bir kenara atalım tüketimi doğru gerçekleştiren ülkelerde oldukça kalkınıyor ama biz tüketimde de hataya düşüyoruz.

  • Tüketim


Tüketim açısından dış ülkelere büyük kazanç getirdiğimiz ortada ama tüketirken yükselebileceğimizi unutuyoruz.

Teknoloji sektörünü çok benimseyen bir toplumuz ve her yeniliği takip edip her yeniliği satın almaya çalışıyoruz iyide yapıyoruz. Ama hatalarımızda oluyor, bir bilgisayar alırken bilgisayarın pahalı olmasına değil, kullanacağınız ortam ya da işe uygun olmasına bakmalısınız. "Sadece internette gezinmek için çuvalla para harcamaya gerek yok."

Gençlere yanlış öğretiyoruz.. bilgisayar bir bilgi işlem aracıdır iletişim kurmamızı, yeni şeyler öğrenmemizi ve oturduğumuz yerden dünya ile bağlantı kurmamızı sağlar, ancak bizim gençlerimiz bilgisayarı bir oyun aleti olarak görüyor. Şuan için çevreme baktığımda 16-17 yaşına kadar gençler sırf oyun için bilgisayar kullanıyor. Buda boşa harcanan zamanın yanı sıra boşa harcanan bir beyin, boşa harcanan bir enerji demektir.

Oyun oynamasınlar demiyorum bilgisayarda oyun harici yapılacak şeyleri tanısınlar.. Yine bir araştırmaya göre "insanlar yapabileceklerinin ve ilgi alanlarının %10nu keşfedip mezara giriyormuş" piyasa artık bilgisayarlar, teknolojik aletler üzerinden dönüyor. Bizim toplumumuz bilgisayarı ve teknolojiyi oyuncak olarak tanımayıp bu alanda kendini geliştirmeye küçük yaştan başlasa e zaten ilgisi var. Bide üretmenin tadına varınca bak bakalım ne programcılar, ne web tasarımcılar ne hackerlar çıkar bizim Türklerden..

  • Hacker olun


Hackerlik yüksek zeka ve allah vergisi kabiliyet isteyen bir meslek grubu ve dünya artık bu adamların parmağında dönüyor. Bunun farkına varan ülkeler bu mesleğin kurslarını bile açıyorlar.. Özellikle rusya da bir çok iyiye çalışan hackerlar yetiştiriliyor.. Ve bu adamlar 15 yıldan fazla eğitim görüyorlar..

Türkiye'de eğitim falan olmamasına rağmen dünyanın 2. sınıf hackerları çıkıyor.. Ama bu 2. sınıf ya da 1. sınıf hackerlar arasında yer almak hiç kolay değil. Büyük bir hacker olabilmek için bilgisayarın yapabileceklerini küçük yaşta kavramak gerekir, malesef toplumumuz ergenlik dönemi sonuna kadar bilgisayarda oyun oynamaya devam ediyor.. Ülke olarak oyun oynama konusunda çok yüksek seviyelerde yer alıyoruz ancak; bunun ne maddi nede manevi bir kazancı yok. Hacker olun hayatınızı kurtarın nasılsa toplumumuzda bu potansiyel mevcut.. Bırakın artık oyun oynamayı..

Aklını yanlış kullanan insan, aklını kullanmayan insana yenilir.




Yazmıştım olum onu :)

http://mustafaijaz.files.wordpress.com/2009/07/blogging.jpg

Yav arkadaş bu blog yazarlığı aslında zahmetli bişeymiş hee :) Genç yaşta bir proje yapalım bir kayıt/günlük tutalım dedikte sıkıntılarıda varmış..

Bu şarkımız Blog yazmaya başlayacaklara gelsin..

  • En sık yaşadığım sorunlar;


Yeni olduğum için say say bitmez bu sorunlar.. yazılarımı birileri okusun diye yazarım ancak; bazen seçtiğim kounlarla sadece benim ilgilendiğimi farkederim.. Bu konuya çözüm aradım bulduğum çözüm şuydu; e-postayla okurlarımdan konu istiyordum.. ancak bu da bana randıman sağlamadı.

Yazacaklarımı unutmak ise yaşadığım en büyük sorun, mesela bugün sabah aklımda bişey vardı akşama yazarım dedim ama bi kenara not düşmedim, yoğun tempolu iş hayatı not almadığınız her şeyi unutturabiliyor.. Bunu bana en iyi öğreten blogum oldu.

Neyse bunları yazmamın sebebide, bloguma bir özürdür aslında. kendisini ihmal ettiğimi düşünmesin. Sonuçta beni ve fikirlerimi yansıtan bir defter bu mekan..


Bide unutmaz isem; Günlüğüm adlı kategori altında günlük doldurmayı planlıyorum buda başlangıcı olsun :)





Grup Albatros'un internet röportajı



Mersin'in gururu olan Albatros grubunun kurucusuyla eğlenceli bir söyleşi yaptık. Röportaj için teşekkür eder, başarılarının devamını dileriz.

Safa: Müzik sektörüne nasıl giriş yaptın?

ismail: Müziğe ilgim çocuk yaşlarda başladı. Hatta şöyle bir durum var annem rahat iş yapmak için yanımda radyo açıp öyle uyuturmuş. Yani bebeklikten müzikle içiçeydim dayılarım ve annem sayesinde Cem Karaca ve Barış Manço şarkılarıyla büyüdük oyunlar oynadık.

Safa: Söz sanatcısı değilsiniz enstürman çalıyorsunuz peki müzik hayatınıza hangi enstürmanlar yer aldı? seçicilik yaptın mı?

ismail: Babam çocukluğumda elinde oyuncak iki tane sazla eve geldi. Ben ve kardeşim o sazları birbirimize vurmaya başladık. :) Daha sonra orta öğretim ve lise zamanında müzik dersleri flüt çalmayı sevmediğimden hep sıkıcı geliyordu.Cem Karaca Barış Manço gibi ustaları dinleyen çocuk daha sonra Haluk Levent eklenince müzik dersinde öğretilenler sıkıcı geliyordu. Annemin ısrarları üzerine org dersi aldım ve yarıda bıraktım.Ben şarkıları dinlediğimde hep kendimi bateri başında şarkıyı çalıyormuşum gibi hayal ederdim.Ve hayalimi gerçekleştirme yolunda ilerliyorum.

Safa: Grup arkadaşlarınızla nasıl tanıştınız?

ismail: Ortak bir arkadaşımız sayesinde tanıştık. Kardeşim o zamanlar Volkan'dan(Solist) gitar dersleri alıyordu, gitar dersine 1-2 defa bende misafir oldum. Grup kurma hayali gün geçtikçe canlanıyordu. Sonradan bu hayali Volkan'a anlattık. Oda aynı şekilde  böyle bir grup olsa bende bir şekilde dahil olsam diye düşünüyormuş. Hayat tesadüflerle dolu bir araya geldik daha sonrada Volkan'ın Kardeşi Sercan Gruba dahil oldu.

Safa: Aile grubu diyebiliriz :) Grup şuan için kaçıncı yılında ve grupla ne gibi konserler veriyorsunuz?

ismail: Zaten öyle bir durum olduki Albatros sadece bir müzik grubu değil. Bir aile olduk. Hiç bir zaman şu benim abim bu benim kardeşim olayı olmadı. Tabiki her ailede nasıl tartışmalar yaşanıyorsa bizdede aynısı oldu,tek farkımız kimse kimseyi ezmeye çalışmadı. Grup 2006 yılında kuruldu 4. yılında. Şimdiye kadar bir çok etkinlik ve yardım konserlerinde bulunduk. Kral TV ve Number One TV'de ve yerel radyolarda çalışmalarımız yer alıyor. Müzisyen dediğiniz zaman yaşadığı dünyaya ülkeye karşı sorumlu olan ve bu sorumluluğun farkında olmalıdır.Bizimde insanlarla buluştuğumuz alan konserler etkinlikler.Yardım konserleri bizim için ayrı bir duygu.Ortak bir amaç için mücadele ediyorsun ve mücadeleden galip gelmek ayrı ve güzel duygu.

Safa: Yardım konserleri ve etkinlikleriniz için; sponsor desteğine ihtiyaç duymuyormusunuz?

ismail: Bu güzel soru için teşekkür ediyorum. Müzik dinlenilmesi kadar seyirciyle buluştuğu ana kadarki süreç çok sıkıntılı ve çok masraflı. Şarkılarınız hazır olsa bile iyi bir stüdyo ve iyi bir kayıt almak tabiki masraflı oluyor. Tabii ki bizler sonuçta zamanımızı olumlu şekilde kullanmaya çalışıyoruz. Ve diyoruzki gençler kötü alışkanlıklardan uzak dursunlar. içlerindeki cevheri keşfetsinler. Tabi bunları söylemek kolay fakat imkanlar bunun gerçekleşmesine elvermiyor. Birde şöyle durum var Albüm süreci çok masraflı kayıtlar mixler harcanılan emekler 1 tuş sayesinde heba olabiliyor. Korsan ve emek hırsızlığı çok canlar yakıyor. Bizim gibi genç müzisyenlerin ilerde kendilerini dinletmesi için ne bir konser kalacak ilerde ne albümler. internet üzerinden konser devri yakında başlar.

Safa: Grubun geleceği hakkında ne gibi şeyler düşünüyorsunuz? grubu nerelere kadar taşıyacaksınız?

ismail: Albatros grubu olarak hem biz kendimizi dinlerken hoşumuza gidecek hem dinleyicilerin beğeneceği tarzda çalışmalar yapacağız. Grup elemanları olarak bir hayal kurduk ve bu hayale inandık. Sonuçta hayalleriniz bittiği anda ölmüşsünüz demektir. Albatros grubu olarak kendi yaşadıklarımızı kendi tarzımızda yazdığımız şarkılarla dinleyicilerle paylaşacağız umarım yaşadıklarımız yaşadıklarınız olur. Tabiki Albüm hayalimiz var o yolda çalışmalarımıza devam ediyoruz.

Safa: Başarılar dilerim. Grupta söz yazarı olarak en ön planda kim var bu konuda eminim polamikler oluşmuyordur.

ismail: Teşekkür ederim.Söz yazarı olarak ön planda olan arkadaşımız yok.Herkes yazdığı sözleri getiriyor.Ortak bir çalışma sonucu besteliyor.O dakikadan sonra Albatrosun Hissettikleri Oluyor.ilk zamanlar benim denemelerim vardı grup elemanları tarafından beğenildi.Volkan'ın duygusal dönemine geldiğimiz zaman onlardan güzel sözler çıkıyor.Sercan'da katkılarını esirgemiyor.Gürkandan yakın zamanda bekliyoruz bakalım bizede süpriz olacak. :)

Safa: Kendinizi gördüğünüz müzik grubu ya da grupları varmı?

ismail: Öncelikle grup elemanlarımla sıkı bir takipçiyiz. Yeni albümlerde kimler neler yapmış ne teknikler kullanılmış. Grup elemanları genel olarak yeni - eski tüm çalışmaları takip etmeye çalışıyoruz. Tabi örnek olarak yıllardır bu işi sürdüren grupları örnek alıyoruz. Kurtalan Ekspres,Moğollar, yanı sıra yeni çalışmaları takip etmeye çalışıyoruz

Safa: Müzik içerisinde farklılıklar ya da müzik dışında projeler deniyormusunuz?

ismail: Farklı projelerimiz var grubun ilk kurulduğundaki amacı film müzikleri yapmaktı, o hayalimiz devam ediyor benim yazdığım kısa metrajlı film senaryolarım var zamanla onları çekmeyi düşünüyorum.

ve bu röportaj için çok teşekkür ediyoruz. ilk internet röportajımızı sizinle yapmak uğur getirecektir.

Safa: Ben teşekkür ederim.





2020'ye kadar ölmeyin!

Harvard üniversitesi'nde yapılan araştırmaların sonucu açıklandı. Ve açıklamalara göre; 2020 yılında Harvard üniversitesi insanlığa ölümsüzlüğü açıklayacakmış.

Daha önce gelecek hakkında bir çok fikir ve görüşler tarihimize asılsız kehanetler olarak işlemişti, ancak bu ayrı bir durum. Öleceğimizi değil ölmeyeceğimizi söylüyor..

Ayrıca; ölümsüzlüğün varolması halinde insanları düşünemiyorum. insanlarda merhamet, acıma gibi duyguların yerle bir olacağını herkes düşünebilir. En önemlisi iman ve ahiret korkusuda ortadan kalkacak ve her birey, ayrı bir canavara dönüşecektir.. Ve şu konuda iddialıyım; Eğer ölümsüzlük diye bir şey olursa, her birey kendi dünyasını keşfetmeye kalkacak ve herkes yalnız yaşamaya başlayacaktır.

Bana kalırsa harvard üniversitesinin yaptığı asılsız bir iddia ve komik bir sonuçla karşılaşacağız Şayet 2020'ye kadar ölmez isek :)




Sosyal ağlar ve bağımlılık

Teknolojiyle birlikte internette gelişmekte sınır tanımıyor. insanlar fikirlerini beyan etmekte de özgürlük arıyorlar ve Sosyal ağlar bu konuda yardımcı bir etmen. Ama zararlarıda var..

Sosyal ağlarda insanlar durum güncellemeleri, fotoğraf ve videolarla hayatında olup bitenleri ve olması gerekenleri bildiriyorlar. Bu konuda oldukça samimi oldukları noktalarda oluyor. Bunun yanı sıra bu rahatlıktan faydalanan insanları (özellikle ünlüleri) takip etmek için kullanıcılar sosyal ağlara akın ediyor. Ve inanılmaz bir hızla sosyal ağlarda popülerlik marotununa katılıyorlar.

  • Bağımlılık yapıyor


Özellikle genç insanlar sosyal ağlardan kopamıyorlar. Eğlenceli videolar, esprili yazılar ve özgür düşüncelerin mekanı olan sosyal ağlar içerisinde en çok bağımlılık yaratanı facebookmuş ve malesef  Türkiye'de diğer ülkeler gibi bu akımda ilerliyor.

  • Ev halinden habersiz;


Özellikle gençler sosyal ağların bağımlılığından kötü etkileniyor. Kendi evinde bile olup bitenlerden habersiz olan gençler internetteki sosyal ağlardan aldığı haberlerle yaşamını sürdürüyor. Kendilerine kısıtlama koymayanlar ise sosyal ağlarda herkesin takip edebileceği topluluklar oluşturup fikirlerini daha geniş kitlelere bildirmek isterken gerçek hayattan kaybettiklerinden habersizler..

  • Sosyal ağlar hayatımızda


Okulda, iş yerinde ve diğer toplu mekanlarda bile artık sosyal ağlardaki aktiviteler konuşuluyor. Video ve fotoğraflara yapılan yorumlar, durum güncellemeleri gibi akılda kalıcı bir çok aktivite sanallıktan çıkıp gerçek hayata bulaşmayı başarıyor.

  • Seslenmeyin duymuyorum!


Sosyal ağlar daha çok iphone gibi internette gezintiyi kolaylaştıran küçük araçlarla canlandı.. Yine malesef bu insanların gerçek hayatını kötü etkiliyor.

Sosyal ağların evde, arabada hatta romantik bir akşam yemeğinde bile bizi takip etmesi.. Başka şehirdeki arkadaşların ya da eski sevgililerin sosyal ağlardaki aktivitelerini bildirmesi insanların yavaş yavaş gerçek hayatla bağlarını koparıyor.

  • Konuşacak gerçek bişey yok


Sosyal ağlarda sınırsızca mesajlaşan insanlar gerçek hayatta karışlaştıklarında konuşacak bir şey bulamıyorlar. Bu konuyu ele alan bir çok tiyatro izlemiştim. Telefonda mesajlaşırken oldukça iyi vakit geçiriyorlar ama gerçekte bir araya gelince sıkıntıdan patlıyorlar. Bu durum kötü sanallaşmaya güzel bir örnek..

"Bende iş hayatım için katıldığım sosyal ağlarda aşırı vakit geçirdiğimi farkettim ve kendime kısıtlamalar getirdim, Facebooktan tamamıyla arındım ve bana ulaşmak isteyenleri sadece twitter'a yönlendiriyorum. Sosyal ağları bilgisayar haricinde kullanmadığım için, twitter beni kendine bağlayamıyor :)"




Bir kadını mutlu etmek..


Bir erkeğin 'sadece' şunları yapması kadınları mutlu edermiş..


01. bir dost
02. bir yoldas
03. bir asik
04. bir agabey
05. bir baba
06. bir usta
07. bir asci
08. bir elektrikci
09. bir marangoz
10. bir muslukcu
11. bir tamirci
12. bir dekorator
13. bir stilist
16. bir psikolog
17. bir hasere yok edici
18. bir psikiyatrist
19. bir sifaci
20. iyi bir dinleyici
21. bir organizator
22. iyi bir baba
23. cok temiz
24. sempatik
25. atletik
26. sicak
27. kibar
28. nazik
29. zeki
30. komik
31. yaratici
32. sefkatli
33. guclu
34. anlayisli
35. hosgorulu
36. sagduyulu
37. hirsli
38. yetenekli
39. cesur
40. kararli
41. dogru
..

11987. guvenilir
11988. tutkulu

TABii, SUNLARı DA UNUTMADAN:

13989. ona duzenli olarak iltifat etmek
13990. alisverisi sevmek
13991. durust olmak
13992. cok zengin olmak
13993. onu strese sokmamak
13994. baska kizlara bakmamak

VE AYNı ZAMANDA SUNLARı DA YAPMALıDıR:

17995. kendinden cok ona odaklanmak
17996. ona, ozellikle kendisi icin cok fazla zaman
ayirmak
17997. nereye gittigine aldirmadan ona cok fazla
yer sunmak

Asla unutulmayacaklar:

21998. doğum günleri
21999. yıl dönümleri
22000. diğer özel günler
22001. onun aldigi kararlar

Bir erkeği mutlu etmek için;

1. Karnını iyice doyurun
2. Uzaktan kumanda ve çayını verip rahat bırakın

not: bu içerik alıntıdır.





Facebookta yine virus..




facebookta yine bir virüs vakası.. işin içinde bir uygulama var bu sefer.

Winamp adlı uygulama tamamıyla virüs yapımcıları tarafından oluşturulmuş olsa gerekki, o uygulamadan gelen gönderiler virüs içeriyor. Kullanıcılar istemeden bir video gönderisinde bulunuyor ve bu videoyu anasayfasında gören arkadaşları izlemek istediklerinde Virüse can vermiş oluyorlar.. Facebookta birçok sayfa katılımcılarını uyarıyor bu sayfalar içerisinde Türkiye'de mevcut. Buyrun detaylar..

Facebook'ta şuan virüs içerikli bir link dolaşıyor... Winamp Video izleme linki olarak dolaşan bu bağlantıya tıklarsanız, siz de bu virüsü paylaşmış oluyorsunuz...

Virüs, müstehcen videolar içeriyor... Eğer Winamp bağlantısına tıklarsanız, siz de bu görüntüleri istemeden paylaşıyorsunuz...

Aşağıdaki resim bu olayda bir örnek, size böyle bir şey gelirse KESiNLiKLE tıklamayınız


Kırmızı ile işaretli yere dikkat edelim. Virüs olup olmadığını oradan anlayabilirsiniz. WiNAMP ile yazıyorsa virüstür.




detaylar alıntıdır.



Facebook'ta Paylaş




Uzaylıyız

Teknoloji ve bilim dallarında hemen hemen hergün adı geçen uzaylıların abartılmasına karşıyım.

Sonuçta henüz göremediğimiz şeyler, Amerikan filmlerinden tanıdığımız kadarıyla uzaylılar; Bilim ve teknolojide üst düzeylere ulaşmış varlıklar. Görmediğimiz duymadığımız bişeyi ne kadarda büyütüyoruz.

Düşünsenize onların bizden daha geri teknoloji ve silahlara sahip olduğunu ya da.. Onların bizi farketmiş olupta bizden kaçmaya çalıştığını.. gülümseten bir hayal dimi? Bence doğrusu budur.

en azından gerçekci bir fikrimiz olmadığı için karamsar hayallerin yerine, bu tarz hayaller kurup kendi teknolojimizi aşağılamamış oluruz.

Sonuçta  onlar evrende yaşadığı için, uzaylı denilmeyi hak ediyorsa, bizde uzaylıyız :)




Aktif bir facebook kullanıcısı..

Zeynep adlı bir facebook kullanıcısıyla msn üzerinden yaptığım internet röportajı

Safa; Facebookla nasıl tanıştınız?

Zeynep; arkadaş ortamı..

Safa; anlıyorum, facebook profilinizi ne sıklıkla ziyaret ediyorsunuz?

Zeynep; bir iki günde bir

Safa; Facebook olmasada yaşayabilir misiniz?

Zeynep; evet

Safa; Web siteniz var mı? ihtiyaç duyuyor musunuz?

Zeynep; Hayır, ihtiyaçta duymuyorum

Safa; Facebook'ta paylaştığınız fotoğrafları belli bir süzgeçten geçiriyor musunuz? neden?

Zeynep; Geçiriyorum, güzel olması için :) önüme gelen fotoğrafı ekleyemem sonuçta :)

Safa; Fotoğraf konusunda daha sonra çıkabilecek bilgi güvenliği problemleri konusunda korkularınız var mı?

Zeynep; Hayır yok çünkü, fotoğraflarımla bişey yapabileceklerini sanmıyorum :) Sonuçta koyduğum fotoğraflar doğru düzgün şeyler, onlarla ne yapabilirler ki?

Safa; Peki, Facebook'ta katıldığınız grupları neye göre belirliyorsunuz?

Zeynep; Zaten katılmış olduğum 5-6 grup var, onlarda normal hayatımdaki arkadaş ortamıyla ilgili gruplar diğer gruplara katılmam, görüntü kalabalığı yapıyorlar.. Adını beğenip katıldığım gruplar oluyor ama günde yüzbin tane şey paylaşıyorlar. Çoğuda grubun adıyla alakası olmayan şeyler, bu tarz gruplardan tekrar ayrılıyorum.

Safa; Facebook'ta etkinliklere katılıyor musunuz?

Zeynep; Hayır katılmıyorum.

Safa; Katılmamanızın sebebi gizlilik tereddütlerinden mi?

Zeynep; Gereksiz buluyorum, zaten etkinliğin konusu olan olaya katılacaksam kendi çevremdekilerle yapacağım bir organizasyondur. E, onlarıda facebooktan haber almama gerek yok. Zaten samimi gelmiyor, birkaç etkinlikte etkinliğe gelmesi mümkün olmayan kişilerin bile, "sırf kalabalık yapmak için katılıyorum" demesine şahit oldum

Safa; Son olarak, Facebook'ta sizi ekleyenleri neye göre eliyorsunuz? ve tanımadığınız insanları kabul ettiğiniz oluyor mu?

Zeynep; isimlerinin düzgün yazılmış olması olabilir ilk başta, sheker jojuk memo diye hesap açmış olanları eklemiyorum zaten.. Sonra profil fotoğrafı ve ortak arkadaş sayısına dikkat ediyorum.

Safa; Röportaj için teşekkürler.




Tuvalet Gurusu?

Tuvalet Guruları; Basında görüp yakın takibe aldığım 3-5 arkadaşın bir araya gelerek yaptığı çalışmalar sonucu kendilerine verdiği isim.

Çalışmalar esnasında eğlendiklerini farkettim ve bişeyleri değiştirmeyi amaçladıkları için, bu grupta kendimi görür gibiyim.  Sadete gelmek gerekirse;

Bu arkadaşlar gittikleri tuvaletlerin fotoğraflarını çekiyorlar ve blog sayfalarında yorumluyorlar. Yorumladıkları tuvaletler türkiye ile sınırlanmıyor yurtdışındaki umumi tuvaletleride ziyaret eden arkadaşları var, Bunlarda gittikleri tuvaletleri kendilerince yorumlayıp eleştiriyorlar.

Üstelik sizde katılabilirsiniz.. gittiğiniz tuvaletlerin fotoğraflarını çekip, kendinize göre yorumlayıp bu arkadaşlara ulaştırırsanız tuvaletgurusu.blogspot.com adresinde yazılarınızı bulabilirsiniz.




Gençleri kandırıyorlar..



internet ortamına güvenmediğimi beni yakından tanıyanlar biliyordur. internet o kadar gereksiz içerikler içeriyor ki, bazen bu platformdan para kazanan sayısını düşününce şaşkınlığa düşüyorum.

Bunların yanı sıra interneti kendinin inandığı şeylere, herkesin inanmasını sağlamaya çalışan insanlar var. Çoğu zaman sapkınlık içeren bu inançlar, Türk internet kullanıcılarının bi şekilde dikkatini çekiyor. Ve körü körüne inanıyorlar.

Türklerin bu demde internete güvenmesi ise, başlangıçtan kaynaklanıyor. Bir türk internetle öğrenciyken tanışıyor ve interneti her şeyi bilen, yalan söylemeyen bir araç olarak tanıyorlar. Ve ister istemez internette gördüğü her şeye inanıyorlar..

  • Siyasi inançlar


Gençleri kandırarak kendi inandığı siyasi görüşe üye katmak isteyen dolandırıcılar gençleri bir şekilde bir araya getirerek oluşturduğu site üzerinden etkinlikler düzenliyor ve diğer siyasi partiler hakkında beyin yıkayıcı biçimde altadıtıcı bilgiler veriyorlar. Bu şekilde PKK ve diğer terör örgütlerine de üye kazandırılıyor hatta yaşadığımız dönemde PKK'ya katılan üyelerin yegane buluşma platformu internet diyebilirim.

Unutmadan sosyal ağlarda yakaladığım birkaç video vatan, bayrak derken adeta izleyenleri isyana sürüklüyor, Birileri bu gibi şeylerin gerçekciliğini eleştirmeli artık! (Unutmayın gençler, Vatan Bayrak satılmadı satılamaz!)

  • Şahsi düşünceler


insanların kendine ait düşünceleri vardır bu düşünceler yer yer psikolojik sorunlara ve intihar girişimlerine sebebiyet verebilir. internet, psikolojisi bozuk insanların düşüncelerini yayınlayabileceği bir ortam olduğu için, psikolojisi bozuk insanların yazılarını, videoları, resimlerini paylaşan insanlarında psikolojisinde bozukluklar görülüyor. Karamsar bir hal alan gençleri, intihara kadar sürükleyebiliyor.

  • Ego tatmini


insanlar asla egolarını tatmin edemez, denerler ve yeni sınırlar oluştururlar ama asla egolarını tatmin edemezler. Günümüz gençlerinin ego tatmin ediş biçimide internete dayanıyor. Genenllikle facebook gibi sosyal ağlardaki takipci, sayısına göre gururlanan günümüz gençleri bunun bir marifet olduğunu düşünüyor. Özellikle facebookta bu şekilde bir çok üye toplamaya çalışan insanlar emellerine ulaşmak için saçmalamakta sınır tanımıyorlar.

Facebookta saçma sapan gruplar açıyorlar, arkadaşlarının hepsini davet et 100 kontör kazan, e-okula vereceğimiz şifreyle girip notlarını değiştir gibi akla mantığa sığmayan iyilikler :) vaad eden gruplar. inanılmaz beğeni alıyorlar.. Anlamadığım detay ise; bu gibi saçma vaadlere nasıl kanıyor bizim türkler?





Facebook ücretlendiriliyormuş

http://www.welt.de/multimedia/archive/00326/facebook_DW_Wirtsch_326705g.jpg

Facebook'un ücretlendirilmesi kariyerinde gerçekleştireceği son politikadır. Ve uzun bir süre içerisinde böyle bişeyin gerçekleşeceğini sanmıyorum.

  • Facebook'un çıkarları söz konusu;


Facebook'un ücretli olması demek, bütün sosyal ağ kullanıcılarının twitter gibi sosyal ağlara taşınması demektir. Facebook bu şansı twitter ya da başka sosyal ağlara vermez. Facebook'un ücretlenmesi ise, söylentilerden ötesi değil.

  • Facebook ne kazanıyor?


Facebook mali olarak nasıl bir çıkar içerisinde bilemiyorum ancak, dünyanın %70'i facebook kullanıcısı olma yolunda ilerliyor. Facebookta onca insan kişisel bilgilerini paylaşıyor ve bu bilgiler facebook yetkililerinin bazı pazarlama departmanlarına ya da polis gibi insanların güvenliğinden sorumlu birimlere verilmek üzere üstü açık bilgiler olarak hale hazırda bekliyor. Ve şu konuda iddiacı tavır alabilirim; Facebook bu otoriteyi yitirmemek için, kullanıcılarına muhtaç ve kullanıcılarına muhteşem bir hizmet sunuyor facebook'un ilerlediği yolda yaptığı maddi yatırımlardan haberdarsınızdır. Bu yatırımlar tekrar kullanıcılardan toplanılmayacak kadar büyük.

Facebook'ta Paylaş




Okuyup adam olmak

Öyle bir dönemdeyiz ki; öğrenciler savaş veriyor. 12 yıllık ilköğretim+ortaöğretim maratonunun yanı sıra dershanede de dirsek çürüten öğrencilerimiz Üniversite sınavı gibi saçma sınavlardan mutlu ayrılamıyorlar.

Şuan ki eğitim sisteminde Öğrenciler çok fazla ders ve ders içeriğini bilmek, öğrenmek zorunda, öğrenciler sorumluluklarını dile getiremiyor. Bütün branş öğretmenleri dersini verip çıkıyor. Bir öğrenci matematik, türkçe, sosyal bilimler, fen alanlarında bilgi birikim sahibi olmadığı sürece tabiri caizse adam olamıyor. Bu kadar alanı az bulanlarınız olacaktır Öylede zaten, ancak ders konuları muthiş bir karmaşa diyebilirim.  Örnek aldığımız ülkeler AB vb.. Matematik dersinde ne gibi problemler çözüyor? ya da zeki ve çalışkanlığını ıspatlayabilmiş çin, japonya Fen ve Matematikte neler yapıyor. Adam olabilmek için ne gibi sınavlara maruz kalıyor? bilmiyor, sormuyor, araştırmıyoruz.

Milli eğitim bakanlığı eğitim sistemindeki sorunlarla içli dışlı değil. Öğretmen atama, okullardaki memur ve çalışan sınıfı ayarlamaktan öğrencilerin gördüğü derslere sıra gelmiyor. Acaba milli eğitim bakanlarımız Üniversite sınavından kaç puan alırdı? :) bana sorarsanız üniversite sınavına girmeyi hak edemezler. Bunun sebebini ise şuna bağlıyorum; Sistem çok hızlı bir şekilde değişiyor 10 yıl önceki fen bilimleriyle şuanki fen bilimleri aynı değil, yaşadığımız bilim ve teknoloji çağında öğrencileri geleceğe güzel bir şekilde hazırlamak istiyorlar. Ama çok fazla sorumluluk yüklüyorlar.

  • iş hayatındaki başarısızlık


Öğrencilerimiz arasından başarılı bir şekilde iş hayatına atılan azınlık, sorumluluklarını başarıyla yerine getirdiği için ilk zamanlar kendine olan güvenin artmasıyla başarılı projelere adım atıyor. Ancak bu azınlık, öğrencilik hayatında çektiği sıkıntılarla geldiği iş hayatından memnun kalamıyor. Kimisi kazandığı paranın az olduğunu düşündüğü için, kimiside ihtiyaçlarının çok olduğunu düşündüğü için çok fazla kredi kartına yükleniyor ve borç batağına saplanıyor. Beyninin yarısını okul hayatındaki fen ve matematik bilimlerine harcayan bu azınlık, olgun düşünemediği için en ufak köşeye sıkışma belirtisinde intihara başvuruyor.

Eğitim sistemindeki saçmalığa birileri DUR demeli. Bu kadar gereksiz ders ve ders içeriğinin anlamı yok!