"Adamlar yiyor ama çalışıyor"a hiç bakılmamış bir açı


Efenim şimdilerde her sokak köşesinde yakınan gençlere rastlayabiliyorsunuz. Dertleri "abi Avrupa'da kızlar teklif ediyormuş", "15 yaşlarında vurdurtuyorlarmış" gibi şeyler. Yani ortak kanıları, "Buradaki kızlar niye öyle değil? :(" Bu soruya kendimce yanıtlarım var,

Öncelikle biz ergenler hak etmiyor olabiliriz

"Adamlar yiyor ama çalışıyor"u bağlamak istediğim yer tam da burası, tamam onlar yiyor ama çalışıyorlar da, örneğin sürekli okuyorlar, yazıyorlar, doğru şeyleri tüketip (sadece yiyecek anlamında konuşmuyorum), boyuna üretiyorlar. Biz yavrum ne yapıyoruz biliyor musun? Futbol maçlarını takip ediyoruz, biraz daha efendiysek F1 yarışlarını falan takip ediyoruz, bir araya geldiğimizde hangi manken ne yapmış, hangi ferrari kaç basarmış bunları tartışıyoruz. Bir kültür faaliyet falan hak getire yani. E hal böyle olunca çalışmamış oluyoruz, çalışmıyorsak yiyemeyiz de aslanlar.

Sonralıkla o ergenler hak etmiyor olabilir

Şimdi yukarıda bahsettiğim şeylerin bilincinde birinin kendini araştırmaya, geliştirmeye, okumaya adaması önüne geleni "yiyebileceği" anlamına gelmiyor maalesef. Bu gayretlerin farkına varabilecek kızlar tanımıyor olabilir, yani etrafındaki kızların erkeklerden beklentisi "okusun, yazsın, araştırsın, kültürlü olmaya uğraşsın" olmayabilir. Bu durumda yapılabilecek en iyi şey efendi adamlıktan cayıp piç olmak.

Kendimce uzun zamandır blog yazıyorum, az önce blog yazılarım ne kadar tepki almış diye baktım da, pek okuyucum yok. Demek ki toplumumuz okumayı-yazmayı pekte gönülden desteklemiyor.




Ubisoft'n yeni oyunu Watch Dogs



Ubisoft Mühendisleri, Assassin's Creed tecrübelerini bu yeni oyunda konuşturmuş gibi görünüyor Fragmanda. inşallah beklediğim gibi çıkar. Merakla bekliyorum.

Resmi web sayfası, watchdogs.ubi.com




Bir şarkıyı ararken geçen saatler

Abi neredeyse sabahtan beri bir şarkıyı arayıp duruyorum. Yamulmuyorsam iran'da düzenlenen Googoosh Music Academy adlı ses yarışmasında Ermia adlı bir abla harikulade bir sesle şaheser bir şarkıyı seslendiriyor, işte aradığım şarkı da tam olarak bu. Kahretsin ki video yoruma kapalı. Yardım isteyemiyorum.



Hatta bu güzel sesli güzel abla Türkçe birkaç eser de seslendirmiş. Ayrılık ve Sarı gelin



Şarkıyı bulmama en büyük engel ise kaynakların Arap alfabesi kullanması. Ne yaptıysam yapayım o arapça cümleler içerisinden şarkının adını çıkaramadım. Son çare olarak Faeze Al Amiri adlı bu yarışmayı yakından takip ettiğini düşündüğüm arkadaşa Facebook'tan mesaj bıraktım. Bekliyorum bakalım hayırlısı.

4 Mart 2013 eklemesi: Buldum! buldum! Çok kıymetli bir arkadaşımın desteğiyle buldum. Şarkının latin karakterli adı "Rosvaye Zamaneh", Çeşitli sanatçılar söylüyor ama Skakila en güzeli galiba.





Bir ahlaksız teklif olarak "5 çocuk"

Malumunuz Başbakanımızın "çocuk yapma" konusunda ısrarcı bir tavrı var. Geçtiğimiz günlere kadar her mevzu olduğunda "3 çocuk yapın" diyen Başbakanımız Recep Tayyip ERDOĞAN geçtiğimiz günlerde "3 çocuk yerinde saymaktır, iyisi mi en az 4, 5 çocuk yapın" minvalinde şeyler söyledi.

iyi güzel de 5 çocuğu eğitecek, büyütecek kadar yaşayacak mıyım bakalım? 20 yaşlarında başlamak gerek galiba. Sonuçta doğurtunca bitmiyor ki babalık, doğanı vatana, millete, dünyaya ve kendisine hayırlı bir birey olacak şekilde eğitmek lazım. Anne - Babalık en temelinde eğitmenliktir. Hadi eğitecek vakti, gücü de bulduk diyelim peki para?

Gidin ne kadar fakir (geçim sıkıntısı yaşayan) toplum, ülke varsa bakın hepsi genç nüfus patlaması yaşıyordur. Nedense geçim sıkıntısı yaşayan toplumlar üreme konusunda pek hevesli.

Şimdi her şeyi bir kenara bırakıp şunu sormak istiyorum, ben 20 yaşında üniversite öğrencisi bir bireyim. Liseyi bitirerek KPSS sınavına girmeyi hak kazandım ancak atanamıyorum. Muhtemelen Üniversite bittiğinde de durum değişmeyecek. Üstelik günümüz mesleği diye anılan Bilgisayar Programcılığı okuyorum. Liseyi de bu bölümle bitirdim. Devletimiz yılda 10-15 bilgisayar programcısını yerleştiriyor (son KPSS sonuçlarında sanırım 10-15 vatandaş kamu personeli oldu) diğer başvuran binlerce kişi sonraki yılları bekliyor.

E, KPSS'den sonuç alamayınca, sokakta da iş dağıtılmadığına göre vatandaşa iş kurmak düşüyor. Ama o da sermayesiz olmaz ki. Babadan miras yoksa bankaların ağına takıl.........

Çok kötü senaryolar çiziyorum değil mi? Ne kadar karanlık bir dünyaya sahibim anasını satim. Ama benim önümde gördüğüm hayat bu.

Kendime kariyer planı olarak hep şunu kurmuşumdur; önce iş, sonra mümkünse ev, daha sonra eş.

Yine kötü senaryo çizecek olursak, iş sahibi oluncaya kadar ömrümün en dinç, en verimli yıllarını geride bırakmış olacağım. Hiçkimseyi eğitecek sabrım, gücüm kalmayacak ve hâla bekar olacağım, çünkü yeterince param olmayacak. Para kazanıp evlendiğimde 5 çocuk yapacak gücü, hevesi kendimde bulabilecek miyim?

Şimdi ben nasıl/niye! 5 çocuk yapayım? işlenmeden, evlenmeden, eşlenmeden? Çocuk esirgeme kurumları tıka-basa dolsun diye mi?

Sabırlılığımı, merhametliliğimi, iyimserliğimi okul sıralarında, iş/kariyer peşinde heder ettikten sonra bir de çocuk yapıp kendimden bile kötü anne/baba adayları mı getireyim dünyaya?




IMDb, film kültürü arşivlemek için harika bir web platform

Arkadaşlarımdan film tavsiyeleri almayı çok seviyorum. Hemen herkesin önerdiği filmleri "bir ara izleyeceklerim" listeme ekliyorum. Arkadaşın önerdiği filmi izleyince de "o arkadaşın gözünde nasıl bir karaktermişim?" sorusuna cevap bulabiliyorum ya da en azından bu cevaba yaklaşıyorum.

Hal böyle olunca milyorlarca film önerisi alıyorum. Önerilen film hakkında spoiler içermeyen bir küçük metin okuyorum ya da fragman izliyorum gerçekten dikkatimi çektiyse "bir ara izleyeceklerim" listeme ekliyorum. imdb yokken bu işi bilgisayarımda bir metin dosyasıyla yapmaya çalışıyordum. Takdir edersiniz ki bu yöntem fazlasıyla zor ve emniyetsiz.

Sonra bu işi daha sağlıklı yapabilecek web platformları ararken imdb'nin böyle bir hizmet verdiğinden haberdar oldum. Ben o zamana kadar imdb'yi sadece film puanlanması ve filmler hakkında bilgi edinilmesi amaçlı bir platform sanıyordum. Liste oluşturma fonksiyonu da varmış.

Sonra hemen bir hesap açtım. imdb otomatikmen bana bir izleyeceklerim listesi oluşturdu. Başladım listeyi doldurmaya şu an izleyeceklerim listemde 390+ film var.


Sonra imdb'yi tanıdıkça kendi Favori film listemi oluşturma kararı aldım. izlediğim ve beğendiğim filmleri bu listeme eklemeye başladım. Şu an Favori film listemde 200+ film var.


Ve imdb bir otomatik liste daha oluşturuyor, o da oyladığım filmler listem.




Tecahül-i arifte sınırları zorlamak; "Ben insan değil miyim?"

"Ben insan değil miyim?" sorusu bilip de bilmemezlikten gelme sanatına girer mi diye düşündüm de az evvel "şunu bir irdeleyeyim" dedim kendime.

"Ben insan değil miyim?" diyebilen biri bariz insandır, bunu izaha gerek yok. Yine de sonuç olarak bu sorunun tecahül-i arif sanatıyla ilgisi olmadığına karar verdim.

Ve şimdi bunları yazarken kendimi Truman Burbank gibi hissettim yine. Kahretsin.




Sosyal medya ve sayıların önemi

Aslında konu fazlasıyla karmaşık ve uzun bir yazıya gebe ama şu saatte yazmak için az vaktim ve sabrım var, karalayıp gideceğim.

Sosyal medya dediğimiz meret bildiğin Facebook, Twitter, FriendFeed vb... aslan kardeşim. Dikkat ettiysen Facebook en başta geliyor çünkü sayıca en çok adam toplayan o.

Twitter ise kendi çapında seçkin bir kitleye sahip sosyal ağ idi. Şimdilerde Twitter, Facebook'n girdiği garip buruk, ergen egemen hallere gebe. Allah sonunu hayır etsin.

Facebook'a henüz Türkçe dil desteği olmadığı zamanlar üye olmuştum. Gayet faydalı içeriklere rastlıyordum, ilgi alanıma göre web siteler, platformlar ve en önemlisi insanlar keşfediyordum, sonra Facebook Türkçe dil desteği getirince artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı. O zamanlar yayılmaya başlayan "Facebook da Yonja gibi ergen ortamına dönüşecek" sözlerinin sahiplerini felaket tellalları olarak görüyordum ama haklı çıktılar. Ergenler bi taaruza geçti; Önce ünlüler, sonra kaliteli içerik sağlayanlar, daha sonra da ciddi adamlar Facebook'u terk etti. Facebook sarkazm manyağı bir platforma dönüştü. Her şey varolduğu gibiydi, "sorgulamak" Facebook kullanıcılarının kaderinde yoktu artık. Zaten aslında Facebook kullanıcılarının yaftalanmadığı zamanlardı o günler.

Üzülerek söylüyorum ki Facebook'un boka sarış sürecini şimdilerde Twitter izliyor.

Twitter'a 2009 yılının aralık ayında üye olmuştum. Yine o zamanlar Twitter da Türkçe dil desteği yoktu. Böyle boyuna tespit yapılan, düzeyli espriler ve gündem eleştrileri olan bir ortamdı. Bir de benim mi aklımda öyle kaldı bilmiyorum ama o zamanlar Twitter biraz da Bookmark gibi kullanılıyordu, blog linkleri falan yayınlanıyordu (tweetleniyordu)

Gel zaman git zaman Twitter yetkilileri de Türkçe dil desteği getirme kararı aldı. Ve tüm (anti Twitter reklamlarımıza) çabalara rağmen genç, dinamik Türk gençliği olaya uyandı. Boka sardıracak bir mecra daha ellerine geçmişti. Talan etti şerefsizler :(


Şimdilerde sürekli takipçi sayısıyla ilgili konular ön plana çıkıyor. Şu amına koduğumun sosyal medyasında niye sayılar bu kadar önemli bir türlü anlayamıyorum. Mesela şu yazım bir hafta içerisinde 300 kez falan tıklanacak. Ama bu yazıyı bu satıra kadar 50 kişi bile okumayacak bunun farkında değil mi bu dangalak ergenler?

Profillerindeki "takipçi sayısı" gerçekten nasıl bu kadar önemli olabiliyor? Yazdığı bir yazıyı hemen hemen hiç kimse okumuyor. işin aslı bu ergenler içerik üretmiyor ki... kopyala/yapıştır bir nesil yetişiyor.

Şimdi sırada Blog yazarlığı var. Sosyal medya da saygınlığını yitirmemiş tek sıfat "Blog yazarlığı" galiba. Tanıdığım çoğu blog yazarları karakterli insanlar, klonlanmış gibi değiller, kendi dünyaları var, bir şeylerle gerçekten ilgileniyorlar, ilgileniyor görünmeye çalışmıyorlar.

Bakalım "Blog yazarlığı" ne zaman ergenlerin taaruzuyla karşılaşacak.

Sayıların önemi konusuna gerçekten öfkeliyim. Takipçi, arkadaş sayılarıyla övünmek fazla gerizekalıca.




Kahramanlığın 93. yıl dönümü


93 yıl önce bugünler, Maraşlılar için çok eziyetli günlermiş. Maraş, Fransız ve Ermeni askerlerin işgali altındaymış. Atalarımız, camiilerde toplantılar düzenleyip organize olarak düzenli orduları karşılarına alan, büyük hezimete uğratan yiğit insanlarmış. "Maraş bize mezar olmadan düşmana gülzar olmaz!" düşüncesiyle canlarını ortaya koymuşlar, Maraş'ı düşmana gülzar etmemişler.

Tarih tam olarak 12 Şubat 1920 iken Maraş düşmandan tamamen arındırılmış. TBMM'nin "Kurtuluş mücadelesinde Kahramanlık gösteren cengaverlerin listesi yapılsın Kahramanlık madalyasıyla onurlandırılacaklar" çağrısına "Kurtuluş mücadelesinde yaşlısıyla genciyle kadınıyla çocuğuyla herkes üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirmiştir." cevabını veren atalarımızı TBMM tekrar takdir etmiş ve tüm şehre Kahramanlık madalyası vererek Maraş'ı Dünya'nın tek madalyalı şehri yapmışlar.

O nedenle Şeyh Adil mezarlığının ve dolayısıyla Şehitliğin yakınından geçen herkes bir fatihayı çok görmez, durur, ellerini açar ve fatiha okur. Maraş'a turistik amaçla gelenler, şehitlik mevzusunun Maraşlılar için hassasiyetini bilmeyenler hayranlık ve şaşkınlıkla karşılar bunu.

Dahası şubatın ikinci haftası başta Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi olmak üzere bir çok kurum-kuruluş desteğiyle tüm şehirde hem dini hem resmi bayramlardan bile çok coşkuyla kutlanır. Tiyatrolar düzenlenir, (bir haftadır N.F.K. Kültür Merkezinde her akşam Maraş Kahramanlığı konulu tiyatrolar var) okullar, muhtarlıklar kutlamalara tam gaz çalışır. Gençlere ücretsiz "12 Şubat" temalı filmler izletilir. Yerel TV kanalımız Aksu TV'de bu hafta boyunca Kahramanlıkla ilgili programlar yapılır.

Kahramanmaraş merkezi (Trabzon bulvarı, Hükümet bulvarı) ve neredeyse tüm çarşı, meydan, kutlamalar için hazırlanır gece geç saatlere kadar vatandaşlar Kurtuluşu (Kahramanlık Bayramını) kutlar.

Ancak bu yıl sanki geçtiğimiz yıllara kıyasla daha sıkı güvenlik önlemleri var. Galiba geçtiğimiz haftalarda Ankara'daki intihar saldırısı ve benzeri şerefsiz terör eylemleri dolayısıyla emniyet görevlilerimiz daha titiz çalışıyor. Allah, teröristlere meydan bırakmasın. Polisimizi, Emniyet görevlilerimizi korusun.

Bugün akşama kadar çarşıdaydım, herkesin yüzünde atalarımızdan yadigar gurur, her yerde, herkesin elinde Türk Bayrakları vardı. Çok güzel bir atmosfer, yazdan kalma bir havaydı.

Çok iyi insanların torunlarıyız be. Çok mert insanların kanını taşıyoruz. Helal etsinler. Allah onlardan razı olsun.




Dalkavuk olanı hizaya getiremem

Neredeyse sabahtan beri aynı şarkıyı dinliyorum. Yine sardım yani, ama şarkı da değilmiş gibi. Adam (Ahmet Enes) bildiğin konuşuyor, ritim de güzel. Söz ezberleyebilen biri olsaydım şu an bu sözleri çoktan ezberlemiştim, çok etkilendim yav. Farklı şarkıcılar da seslendirmiş ama Ahmet Enes'in performansı daha iyi gibi.




hani fani bu hayat ümit bağlayamam
olmadı diye oturup ağlayamam
gönlü geniş olan sükutu öğrensin
sevgimi yok yere ele bağlayamam
gelir mi diye hayallere sığınamam...
kemale eren kendinden versin

sevdim, kaç kere bilemem
yaşadım, yok inkar edemem
bıktım, senle baş edemem ben
zaman öyle de geçiyor
hayat böyle de bitiyor
ama umudum cennetten

ben dalkavuk olanı hizaya getiremem
sorma bana ben görünmezi göremem
merak eden kendine yönelsin
boş yere kimseyi oyalayıp üzemem
geçici şeylere heves edip üzülemem
fikrim, hevesimi alt etsin

sevdim, kaç kere bilemem
yaşadım, yok inkar edemem
bıktım, senle baş edemem ben
zaman öyle de geçiyor
hayat böyle de bitiyor
zaman umudum cennetten


ben gözü görmeyene resim gösteremem
değerimi bilmeze değeri öğretemem
o önce, e haddini öğrensin
biten sevgiye imrenip özenemem
boş sözü duyup düstur edinemem
eden, kendine ah etsin

bildim lakin söylemem
gördüm ama izah edemem
dünya, senle baş edemem ben
zaman öyle de geçecek
hayat böyle de bitecek
e bitsin, umudum cennetten
sevdim, kaç kere bilemem
yaşadım, yok inkar edemem
bıktım, senle baş edemem ben
zaman öyle de geçiyor
hayat böyle de bitiyor
ama umudum cennetten
 şarkı sözlerini kopyaladım: http://sarki.alternatifim.com/goster.asp?ac=133065




Tıp fakültesine girmenin alternatif yolları: kadavra

Malumunuz YGS 2013 kapıda. Dershaneler tıklım tıklım. Herkesin hayalleri var. Doktorluk, mühendislik, mimarlık falan... Benim hemen her mesleği kaçırdığımda "neyse zaten"le başlayan yığınla motive edici (intihardan kurtarıcı) nedenim var.

Doktorluk mu? amaaaan puanım yetse de yazmadan 100 kere düşünürüm zaten. Ne o öyle arkadaşım sürekli organlarla, dertlerle uğraşıyorsun falan.

Mühendisliği hiç anma zaten, yıllarca etrafında bir tek dişi sinek bile olmuyor lan. O bölümde günler geçmek bilmez.

Tamam, mimarlıkta yığınla kız var ama ordan da mezun olunca sıkıntı başlıyor hemşerim, bina işlerinde hep mafya falan vardır. Eşini, çocuğunu düşünür durursun kafanda saç kalmaz dertten, hem efendi efendi işini yapıyorsun diyelim bir deprem olur, projen yerle bir olurken kariyerinin de içine sıçar. Müteahhit malzemeden çalar, gazeteler seni yazar.

En iyisi ev hanımlığı. Çek krediyi bastır parayı kestir malafatı. Bul bir doktor, mühendis ye iç seviş. Yok la düşündüm de ev hanımlığı da zor şimdi. Kim takip edecek o sabır sınayan kadın programlarını.

En doğrusu git bi form doldur, tüm organlarını bağışla, o formun aşağılarında "öldüğümde bedenimin (kadavra) bilime hizmet etmesini istiyorum." yazısı vardır, doldur kutucuğu imzala formu. Tut tıp fakültesinin yolunu. Avradını bellediğimin dünyasında.