Oyun, senaryosu itibariyle çok dikkatimi çekip beni bir takım araştırmalara sevk etti. ekşi sözlük'te falan gezinirken hassan sabbah'ın kurduğu haşhaşin tarikatı hakkında birkaç şey okuyunca konuyu irdeleme kararı aldım.
elde ettiğim rivayetleri birbirine ekleyerek şu çıkarıma vardım;
hassan sabbah ve nizamülmülk dönemin eğitim faaliyetlerinden(okuldan) arkadaşlardır iyi geçinmektedirler ve kendileri arasında yazılı olmayan bir sözleşme yaparlar. sözleşmeye göre hangisi mevki bakımından diğerinden üstün olursa, diğerini yanına alacaktır. öyle de olur. gün gelir zaman döner nizamülmülk büyük selçuklu devleti'nde vezir olmuş bir müddet sonra hassan sabbah'ı da vezir yapmıştır.
gün gelir zaman geçer selçuklu hükümdarı vezirleriyle bir toplantı düzenler, toplantıda tüm mal varlığının hesaplanmasını ve şahsına sunulmasını buyurur. nizamülmülk bu işe 2 yıl zaman biçerken hassan sabbah 40 günde halledebileceğini söyler, hükümdar pek ümitlenir ve toplantı biter. hassan sabbah ne yapar ne eder 35 gün içinde hükümdarın tüm mal varlığını döküman halinde hazırlar ve sunum gününü bekler. sunum gününe birkaç gün kala nizamülmülk sunumun hazırlandığını haber alır ve dökümanların yokedilmesi üzerine bir adam görevlendirir. adam görevini başarıyla gerçekleştirir ve hassan sabbah sunum günü geldiğinde hükümdarın huzuruna "hazırladığım dökümanlar birkaç gün evvel paramparça edildi." savunmasıyla çıkar. hükümdar hassan sabbah'ı görevini yerine getirmediği gerekçesiyle saraydan kovar. hassan sabbah kovulurken alamut kalesini son istek olarak hükümdara söyler hükümdar hassan'ın son isteğini yerine getirir ve kalenin anahtarlarını verir.
hassan sabbah tek başınadır ve nizamülmülk'ten intikam almak ister, alamut kalesi içerisine kimsede anahtarı bulunmayan,(kimsenin ulaşamayacağı)gözleri kamaştıracak cinsten bir bahçe hazırlar ve imkanı dahilinde köle ticaretinden istifade ederek en güzel(kadın) köleleri satın alır, başlarınada bunların bakımlarından sorumlu biri(harem ağası) bırakır.
sonrasında şehre inip küçük vaadlerle bile kandırabileceği bir genci(erkek) kalesine götürür ve o zamanlar neredeyse hiç bilinmeyen haşhaş bitkisinden yaptığı bir karışımı gencin kanına karıştırır. genci önceden hazırladığı muhteşem bahçeye taşır ve haşhaş dozunu düşürerek sarhoş kıvamına gelmesini sağlar, gencin bir müddet ağaçları, meyveleri, güzel kızları izlemesine müsade eder sonra haşhaşın dozunu tekrar artırarak bayılmasını sağlar ve tekrar kalenin herkesin bildiği bölümüne taşır. genç kendine geldiğinde hassan sabbah'a rüyasında kendisine çok güzel bir bahçede çok güzel kızların, şarapların, meyvelerin sunulduğunu anlatır. hassan sabbah gence "o rüya değildi. ben seni cennete götürdüm ve tekrar getirdim" der. genç öfkeyle hassan'a "neden geri getirdim beni cennette bırakmalıydın ben fakir olmama rağmen hırsızlık etmeyen, dürüst, ana babasını kaybetmiş biriyim. ben cenneti hak ediyordum neden beni orada bırakmadın." diyerek hassan'ı sorgular. hassan gence "eğer sözümden çıkmazsan seni sonsuza dek o cennete bırakabilirim, cennetin anahtarı bende." der ve genci büyülemeyi başarır.
bir genç, iki genç derken kendisine kocaman bir mürid ordusu(tarikat) kurar. bu ve benzeri yöntemlerle (tiyatral bir şekilde) şaşırtarak ve inandırarak liderlerine ölümüne sadık bir terör örgütü inşa etmiş olur. bu örgüt dünyanın ilk terör örgütü olarakta kabul edilir.
hassan sabbah, intikam almak adına giriştiği bu uğraştan netice almak adına nizamülmülk'ü öldürmesi için bir mürid(fedayi) görevlendirir ve nizamülmülk suikast edilir.
hassan sabbah yer yer güven kaybetmeye başladığında yine tiyatral olaylar sergileyerek müridlerinin güvenini tekrar kazanır.
tahtının yanına bir adam sığacak ve kafası dışarıda kalacak kadar çukur kazdırır ve çukura boynu gerçek kanla boyanmış bir mürid yerleştirir. müridi ölüymüş gibi durması ve ölü olduğuna inandırması konusunda tembihler, bunu yapabildiği takdirde sonsuza dek cennete göndereceğini söyler.
bu arada hassan'ın cenneti elde ettiğini duyan gönüllü gençler kafile şeklinde kaleye gelmektedirler hassan kafilelerden biriyle tahtında konuşur ve gelenleri tahtın yanındaki insan kafasıyla etkiler. akabinde kafileyi başka bir odaya ağırlamak üzere gönderir ve çukurdaki mürid'in çıkmasını ve kanı temizlemesini söyler daha sonra müridi yeni gelen kafilenin arasına konuşması için gönderir. kafiledekiler şaşırır. mürid, hassan sabbah'ın cenneti, ölümü ve hayatı elinde tuttuğunu anlatırken hassan müridinin kafasını keser ve cesedi yere düşer. kafile panikle hassan'a "ne yaptın ey hasan gencecik çocuğu neden öldürdün" şeklinde sitem edince. hassan, "o genç zaten ölüydü sizinle konuşması için dirilttim ve konuşması bitince tekrar öldürdüm." der. kafile bu söz üzerine hassan'a hemen secde eder ve yeni müridler olmayı kabul ederler.
selçuklu hükümdarı vezirinin öldürülmesi üzerine alamut kalesine sefer düzenlemek üzere ordusuna hazırlanması emreder. lakin ertesi sabah uyandığında yastığına saplanmış hançerdeki "sana ve saray görevlilerine yakalanmadan bu yastığı hançerleyebildiysem senide hançerleyebilirim." notunu görünce seferi iptal eder. ve hatta hassan hükümdarın korkusundan yararlanarak hükümdara tarikat çıkarına bir takım emirlerde verdirtmiştir.
not: bu yazdıklarım, araştırmalarım esnasında rastladığım rivayetlerin (söylentilerin) derlemesidir. tarihi kanıt niteliği taşımaz.
samimi yorum: nizamülmülk niye hassan'ın dökümanlarını telef ettirir, saraydan kovulmasına neden olursun ki? adam belliki siyaset üzerine bilgi beceri sahibi. bırakta ülkene, hükümdarına hizmet etsin. ya da en azından bu zekayı/beceriyi kötüye kullanmasın.
ayrıca bakınız/araştırınız:
- Alamut
- Alamut kalesi
- Nizamülmülk
- Assassin
- The Assassin Legends: Myths of the ısma'ilis, Farhad Daftary
- Hasan Sabbah Gerçeği/ Eşitlikçi Dervişan Cumhuriyetleri, Faik Bulut
- ismailliler
ayrıca teşekkürler:
Sükuneti boz
Yorum yap