Harun'la kümbet çamlık parkında oturuyorduk ki Harun "artık buralar bile serin değil amına koyim, iklimleri nasıl siktiysek." dedi. Az ötede bir beyamca oturuyordu "küfürlü konuşmayın gençler" dedi. Harun da "haksız mıyım beyamca şu barajlar, arabalar parfümler olmasa rahat rahat bir yaz mevsimi geçirirdik" dedi. Beyamca "haklısın da küfür çözmezki iklim sorunlarını" dedi. Ben de ikiniz de haklısınız kapatalım konuyu dedim zaten beyamca kalktı gitti.
Harun'a mesaj geldi. Kaan nerde olduğumuzu soruyor. Harun'un da bedava dakikası vardı aradık çağırdık çamlık parkına gelirken de içecek bir şeyler al diye tembihledi Harun.
Az aşağıda da bir gürültü duyduk, bir ağır vasıta sokağı gürültüye boğarak bir o tarafa bir bu tarafa gidiyordu. Meğer bu sokakta çarşamba pazarı kurulduğundan belediye çarşamba akşamları sokağı özel araçlarla temizletiyormuş. Dün akşam da araç mı ağrıza yapmış, işçilerden birinin hanımı mı doğum yapmış nedir bugüne kalmış temizlik işi. Gençler de tam bisikletle yarış organize etmişlerdi ki sokak kapatılınca oflaya puflaya aşağı sokağa gittiler.
Harun; "beyamcayı tanımadın mı lan?" dedi. Az düşündüm ama çıkaramadım. "kimdi la tanıyamadım?" dedim. "Aysel'in dedesi" dedi. (Aysel ilkokul arkadaşım Murat'ın sevdiği kızdı.)
- sen nerden tanıyon lan aysel'in dedesini?
+ olum aysel'lerle biz uzaktan akrabayız.
- ne zamandan beri?
+ çok değil. 3-4 sene önce benim teyzeoğlu aysel'in ablasının görümüyle evlendi.
- vaay hiç duymadık valla.
+ sorma. kaçmışlardı zaten. epey sıkıntı çıktı. düğün falan olmadığından duymamışsındır.
derken Kaan elinde meşrubatlarla geldi. (Kaan'ın dedesi babasına Kapalı çarşıdan dükkan bıraktı Kaan da liseyi yarıda bırakıp babasının yanında çalışmaya başlamıştı. Hesabı kitabı da iyiydi okusa matematik öğretmeni olup çıkacaktı şimdi Kapalı çarşıda esnaflık öğreniyor.)
Ben bardağı tuttum Kaan meşrubatı doldururken Harun bir an celallenip "Bim'den mi aldın la?" dedi. Kaan da "hee uygun fiyata buz gibi içecek işte olum" dedi.
Harun çamura yattı; "ben Bim ürünü tüketmem hacı" dedi. Ben de "niye la? Bim israil'in mi?" dedim. (bi ara Harun israil ürünlerini boykot ediyordu kendince) "hayır beyler asla o meşrubattan içmem, size de içmenizi önermem" dedi. Biz de uzun zamandır bir araya gelemiyorduk tatsızlık çıkmasın diye kabul ettik. Aldım meşrubatı çöpe döktüm gittim gazoz aldım geldim.
Harun'un keyfi yerindeydi. Bim'i niye boykot ediyon lan diyecektim ama tadımız kaçmasın diye es geçtim.
Az uzaktan eski mahalleden Topçu Selçuk gidiyordu. Seslendik geldi. Selamlaştık tokalaştık masamıza davet ettik. "Beyler 5 dakika bekleyin yiyecek bir şeyler alıp geleyim karnım zil çalıyor" dedi. Kaan da sigaraya başlamış. Yanımızda yakmamak için Topçuyla gitti.
Ben de muhabbet olsun diye Aysel'den konu açtım. "Aysel nasıl oldu görmeyeli? görsem tanır mıyım" dedim. Harun dalmıştı.
Masaya eğilip, "alooooooov" dedim.
"Ne var lan?" diye ayıldı birden. "Buralarda kal kaptan fazla dalma" dedim.
"bayat bayat espritme amına koyim." dedi.
"Küfür yok küfür yok." dedim.
"Peki beyamca" dedi.
Aysel arada kaynadı tabii. acaba çok değişmiş midir ilkokuldan beri?
"Harun bedavan var Riçhırd 'Ökkeş' Godaman'ı arasana gelsin" dedim.
"Olur" deyip tuşladı numarayı. Sesi hoparlöre verdi.
Riçhırd 'Ökkeş' Godaman açtı telefonu.
- Selamun aleyküm Riçhırd 'Ökkeş' Godaman
+ Aleyküm selam beyler, nasılsınız?
- çok şükür iyiyiz seni sormalı?
+ Ben de iyiyim Allah'a şükür
- iyi ol iyi. Çamlık parkındayız işin yoksa gel oturalım.
+ olur 10-15 dakikaya oradayım
dedi.
Topçuyla Kaan da bir türlü gelmek bilmediler.
Sükuneti boz
Yorum yap