Yazdın da okumadık mı?

Blog yazmak belki de bir ihtiyaçtır. insanlar tecrübelerini, sevdikleri şeyleri, sevmedikleri şeyleri, fikirlerini paylaşmak isterler. Günümüzde bunları fiili bir şekilde yapmak gerçekten zor herkesin yalnızlaşmaya başladığı çağlarda yaşıyoruz. Bazılarımız birine sarılma ihtiyacını blog yazarak gidermek istiyoruz ama gölgede kalıyoruz çünkü bileğinin hakkıyla içerik sağlayıp birey olarak fikirlerini yazıya döken blog yazarı sayısı oldukça az. Kopi-Paste bir blog ahlâkı aldı başını gidiyor.

Bu gidişatın en büyük götürüsü; hakkaten fikirlerini paylaşan blog yazarlarınında kopici pasteci sanılıp takip edilmemesi ve neticesinde blog yazmaktan vazgeçmesi.

Kopici pasteci olmayan blog yazarları yazmaya "ulan ilerde kendim okurum" düşüncesiyle başlarlar. Ama içten içe birilerinin, hiç değilse eşimin dostumun bu yazıları okuması gerek düşüncesi güderler.

Az çok her hakiki blog yazarının okuyucu kitlesi vardır. Bu kitle genellikle okuyup kapatan kitledir. Bloglara kitap muamelesi yapandır. Halbuki blog yazarları, okuyucuların okunduktan sonra iyi ya da kötü bir şekilde yorumlamasını ister.

Okuyucu bunu yapmaz. Çünkü okuyucu okuduğu metnin hakkaten o blog yazarına ait olup olmadığını bilmez, teyit etmeyede çalışmaz. Okur gider.

Okuyucuyu bu hale getirenler ise kesinlikle kopici pasteci blog yazarları.

Belki de belli bir konsept içerisinde hemen her yerden bulduğu içeriği kendi blogunda yayınlayan kopici pasteci yazarımsılar interneti ve sosyal medyayı bilgi çöplüğü haline getirdiler ve devam ediyorlar.

Nitekim blogunun takip edilmemesinden gocunan kopici pasteciler hakkaten blog yazanların ya da derleyerek blog dolduranların potansiyel takipçi kitlesinide katletmekte.

Bu gidişata dur diyen biri çıksın demiyorum, öylesine yazdım bunu. ilerde kendim okurum.




Sükuneti boz

Yorum yap