Durup dururken yine düşünüyorumda.. (ayrıca bkz: 1, 2)
Öyle hayatlar hakettiriyoruz ki kendimize,
hayallerle
dolu - dolu
dop
hep kıskanıyoruz bir başkasını. ne güzel yaşıyor diye.
-günaydın bitanem
-günaydın tatlım
günaydın insanlık!
yarın aynı güneşe bakmayacağız, hep beraber! kimimizin çocuğu doğacak, kimimiz öleceğiz. bu yüzden boşvereceğiz güneşi.
kimimize gün olmayacak aydınlık. geçende bir adam vardı işte ne yaptığını bilmeyen, boş bulunmuş olacak ki sual etti "karanlıkta kendimi yalnız hissediyorum hep, neden ileri gelir ki bu?" hiç düşünmedim saniyelerce karanlıktaysan, önünü göremiyorsundur, e önünü göremiyorsan yalnızsındır zaten.
işe gittiğinde, "günaydın!" diyecek bir iş arkadaşın yoktur evvela. sonra, "mümkünse bir ara odama uğrar mısınız?" diyecek o güzel kadın. sayın müdürün. yoktur yani. hatta belki işinde yoktur, cv'nde "yalnız" yazıyor diye.
dolayısıyla akşam eve geldiğinde "tatlım yorgun değilsen masayı hazırlamama yardım eder misin?" diyecek güler yüzlü, ince belli bir eşinde yoktur. uğruna değil ışık bulmak, ölebileceğin.
"çocuk mu yapsak artık yea" diye düşünmezsin. dünyanın çocuk getirebilecek kadar iyi bir yer olup olmadığını tartışmazsın o güzel kadınla çırılçıplak uzanıp, kutuplardaki canlıların yalnızlığını umursamazca.
duyduğun en samimi söz "tuzu uzatsana", en tutarlı göz temasının kahramanıdır.
ölümseyerek yaşarsında, "mutsuz mu acaba?" bile demezler hakkında.
çünkü çocukları bisikletten düşmüştür, dizi acıyordur.
sen hep ayaktasındır. zaten ineceksindir bir sonraki durakta.
Sükuneti boz
Yorum yap