Niye reddettim?

Galiba öğleden sonraydı. Sokakta kâh yürüyüp kâh duruyordum. Derhal işemeliydim, o kadar sıkışmıştım ki tuvalet aramayı bırakıp en asgari işeme şartı sunan umumi bir yerde deşarj olabilirdim. Ama işememe müsait bir yer yoktu. Çocuklar vardı sokakta, oyun oynuyorlardı birkaçta çocuklara göz-kulak olan kızlar vardı hemen hemen yaşıttım bitanesiyle. Belki bir yaş büyüktü o kadar, uzun zamandır tanıyordum fakat uzaktan. Adını düşünüp durmaya başladım ama bir türlü hatırlayamadım 19 yaşındaki bir genç için fazla unutkanım. Sonra beni farkettiler benle yaştaş olan o kız bana doğru hızlı adımlarla geldi. Yüzünü pek hatırlamıyorum ama gözleri renkliydi, saçları saman gibi sarıydı. Ortalama güzel kızlardan güzeldi. Bana iyice yaklaştı ve selam verdi. Bende karşılık verdim, sonra hemen konuya girmesi gerektiğini, benim, ömründe gördüğü en ideal eş adayı olduğumu söyledi. Şaşırmıştım ama şaşkınlığımı belli edemiyordum. Sonra benimle sonsuza dek birlikte yaşamak istediğini söyledi. Normal şartlarda sevinmem gerekirdi ama üzüldüm, galiba biraz etrafa baktım ve şimdi bir araya getiremediğim beyefendi kelimelerle reddettim. Sanırım (hâlâ düşünüyordum ama adını hatırlayamıyordum) "bu isteğinin gerçek olmasını bende isterdim ama, biliyorsun" gibi bir şey söyledim. O biliyordu fakat ben bilmiyordum bu nasıl bir tezgahtı yarabbim. Çok üzüldü yani öyle böyle değil, o kadar üzüldü ki ölmeyi istedim. Hızlı adımlarla gitti.

Etrafta bir şeyler arıyordum sanki, sonra hızlı adımlarla arkasından gittim. Bir kapıdan girdi içeriye, ama bu kapı onların evine gitmiyordu. Bir müddet beklersem çıkacağını biliyordum. Bekledim, bekledim ve nihayet çıktı. Onunla konuşmak için gerekirse 5 düşman askeri, 3 vahşi aslan, 1 intihar bombacısı ve sayısız terörist öldürebilirdim. Bunları yapmadım sadece kısık sesle "konuşmalıyız" dedim. Gözleri ıslaktı, hâlâ üzgündü ve kızgındı. Hiç dinlemedi beni, hiç durmadan arkasına bakmadan gitti. Bende üzüldüm. düşündüm, düşündüm, düşündüm. Bu arada hâlâ işemeye müsait bir yer arıyordum. Tam niye reddettiğimi bulacakken uyandım, telefon çalıyordu arayan Mehmet Fıstık'tı "bugün sınav var mı safa?" dedi. "yok" deyip kapattım, tuvalete girdim ve işedim. Ama hâlâ üzülüyordum.




Sükuneti boz

Yorum yap