Az önce TRT Okul'da Kendimi Tanıyorum programını izledim de, bir bölümde arkadaşlıklardan bahsediliyor, deneyimler anlatılıyor, güzel tavsiyeler veriliyordu.
Sadece aynı şeylerden nefret eden, aynı şeylere hayran olan kişilerin arkadaş olmayacağını, özünde farklı düşünenlerin, farklı şeylerden hoşlananların arkadaşlık ilişkilerine renk katacağını söyleyen bir abla vardı. Bunları söylerken kafamda bir ampul yandı. Bir an mevzunun terazisine kendimi koydum, şöyle bir tarttım da arkadaşlarımın benim nefret ettiğim şeye nefret beslemesini bekliyorum.
Kuzenlerim de bu tavırlarımdan yakınıyor. Mesela kuzenim Bekir, Cankan hayranı ve hatta fanatiğidir bense tam aksine Cankan ve benzeri (ismail yk falan) kişiliklerden nefret ederim. Bu yüzden zaman zaman Bekir'le ters düştüğümüz oluyor. Ve ters düşmemize büyük sebep benim. Çünkü bana göre insan neyi beğeniyorsa oydu. E Cankan'dan nefret ettiğime göre Bekir'den de nefret etmeliyim gibi sığ, basit ve bağnaz bir denklemin sonucunda buldum kendimi.
Bekir'in Cankan hayranı olması, bizzat Cankan olduğu anlamına gelmiyor. Bunu şimdi farkettim.
Ve ayrıca bu yazım itibariyle özeleştiri konusunda seviyemin yükseldiğini söylememde bir sakınca yok sanki.
Ve mutlaka şunu eklemeliyim ki;
"insan neyi beğeniyorsa odur" fikrime bir cepheden hâla katılıyorum. insanlar genelde kendinde olanı etrafında görünce sempati duyar, durum böyle olunca biraz da olsa insan beğendiği şeydir.
evet.
dipnot: bence Ebru Tuay ÜZÜMCÜ ile Polat DOĞRU her eve lazım şahane insanlar. Saygıyla selam ederim.
Sükuneti boz
Yorum yap