Dünya'dan kaçış planlarım ve yer çekimsiz ortamda çaysız kahvaltı yapmak

Toplumda insanın ciddiye alınması için birey olması gerekiyor. Bireylerin birey olduktan hemen sonra yapmayı en çok arzuladığı şey toplum tarafından ciddiye alınmayacak hayaller kurmak oluyor. Ne hoş bir paradoks. Belki de sadece etki tepki. Jim Carrey dahil neredeyse tüm ünlüler ünlü olmanın o kadar da ahım şahım bir şey olmadığını söylerler ama hayatlarıyla ilgili biraz okuma yaptığınızda görürsünüz ki ünlü olmak için birçok şeyden vazgeçmişler, birçok badire atlatmışlardır.

Milyarlarca yıldır yeryüzünü şekillendiren insanın doğasında tahrip var, çevresini ve hatta en kıymetlisini, kendini tahrip ediyor. Irkdaşlarının yüzünü de tahrip ediyor. Hiç değilse ekşitiyor. Toplumun bir parçası olmayı ölümüne önemseyen anne babalara sahipseniz birey olma farkındalığı sürecinde en çok yüzünü ekşiteceğiniz insanlar anne babalarınız oluyor. Bu listeyi sizi önemsediğini zanneden insanlar takip ediyor. O kadın, o adam... Anne babalara göre "yıldızlı göklerin ne zamandır döndüğünü" düşünmek, buna zaman ayırmak bile aptallık. Anne babalara göre bir bireyin yapabileceği en mantıklı şey topluma ait olmak, toplumun doğrularını ve (sürekli saçmalatan, kendiyle çelişen) gerçeklerini koşulsuz kabul etmek.

Her sanatçı -yahut adayı- en az birkaç kez dünyadan kaçış planı yapmıştır. Bu planların çoğu hassasiyetle yoğrulur B, C ve belki D planı bile vardır. Ben de yapmıştım. Kaybettim, buna sonra değinirim. Bu planların kendisiyle çelişen bir yanı olduğunu anımsıyorum sadece. Şöyle ki dünyadan kaçarken dünyanın tam da merkezine, odağına, ilgi ağına uğramanız gerekiyor. Bu uğrak sizi planınızdan saptıracak cazibelere maruz bırakabilir. Yeni o kadın, o adamlarla çarpışabilirsiniz. İki kaldırımın kesiştiği noktalar evrenin bu çarpışmaya en uygun gördüğü yerler arasında.

Bu çarpışmalar kaçış planınızı tamamen bozabilir ya da biraz şanslıysanız (bu sonra şanssızlık olarak değişebilir) küçük değişikliklerle yanınıza yeni biri katabilir. Ama genellikle bozar. Birlikte yapılmamış kaçış planları mutlaka zorlu bir aşamada tartışmalara yol açar. A kişisinin, B kişisinin kaçış planlarına harfi harfine uyması olanaksızdır. B kişisinin planladığı kusursuz bir operasyon A kişisinin yapacağı en ufak etkiyle boka sarabilir.

Kaçış sürecinin sizi değiştirdiğini gören A kişisi genellikle sizin kaçışınızı engellemek isteyecektir zaten. Dünya'dan kaçış hiç kimsenin yardım edemeyeceği bir operasyon. Ve sizi sevenler sizin Dünya'dan kaçışınızı hiçbir zaman tam olarak desteklemezler. Çünkü Dünya'dan kaçmak biraz da kendinden kaçmaktır. Değişmektir, başkalaşmaktır. A kişisi sizin yeni kimliğinizden o kadar da hoşlanmayabilir.

İnsanın birey olduktan sonra yaptığı her şey, yemeğe tuz atışı bile alttan alta birey olmaktan duyduğu pişmanlığın sonucu. Yani birey birey olmaya ne kadar istekliyse birey olduktan sonra -gerekirse geri dönmek pahasına- başka bir şeye dönüşmeye en az o kadar istekli hale geliyor. Bu böyle olmasaydı milyarlarca yıldır çiftleşen insanoğlu bu kadar kaosa meyilli bir yeryüzü kurmaktan daha iyisini yapabilirdi.

Maalesef kaybettiğim için fazla detay hatırlamıyorum ama Dünya'dan kaçmanın tahmin edildiğinden çok daha zor olduğunu bir koala rahatlığıyla söyleyebilirim. Bıçak sırtı bir operasyon bu. Bugüne dek milyonlarca kez planlanmış ama belki de ancak 3-5 kez gerçekleştirilebilmiş bir operasyon.

Ben de deneyecektim, tekrar bu planları yapacak enerji ve zamana sahip olursam yine yapmayı denerim ama o kadar gücüm olacak mı bilmiyorum.

Dünya'dan kaçış planlarımı kaybettim ve bir kopyası yok.
Daha dün gece masamda duruyordu, garip şiirlerin arasında.
Temizlik yaparken annem atmış olabilir.
Yeni bir kaçış planı yapacak kadar yaşayacağımı sanmıyorum.
Yoruldum.
Bu gezegeni,
kadınları,
kadınların kadınlara yüklediği anlamsız sorumlulukları
ve çocuklanma ödevini anlamaktan başka çarem yok.
                                                                                                          22 Aralık 2017

Belki de annem kasıtlı olarak planlarımı sabote etmiştir. Mümkün.

Rinnanay rinna rinnanaay 

Acaba denizler ne zamandır köpürüyor?
Acaba gerçekten bir güzelden ötürü mü geldik Dünya'ya?




Sükuneti boz

Yorum yap