...Bir masaya oturdu, sormadan çay verdiler ya da sordular da Yusuf duymadı. Ağır hareketlerle sigarasını sardı, düzeltti, yaktı. Kafasını kaldırıp çay bahçesindeki masalara baktı. İnsanların en kıymet verdiği insanlara vakit ayırdığı Pazar gününe odaklandı.
Yusuf'a göre tatiller 'Çok muhabbet tez ayrılık getirir' ata sözünün vücut bulduğu günlerdi. Sigarasını solurken bunu düşündü. Pazar günlerinin ilişki bitirici yönü çırılçıplak karşısındaydı.
Masalar dolusu insanlar, binlerce yıldır uzlaşılamayan konuları yeniden ve yeniden tartışıyordu. Sevgili adayları, sevgililer, iş arkadaşları, yeni evliler, eski evliler, ortak hobili insanlar, okul arkadaşları, çocuklu aileler, çocuk yaptığına pişman karı kocalar, istediği ışıklı oyuncağı almadığı için babasına kızgın çocuklar... Tüm ilişkiler doğanın kanunuymuş gibi yıpranıyor, onarılıyor ve öncekinden daha büyük yaralar alıyordu...
Birkaç aydır üzerinde çalıştığım romandan küçük bir bölüm... Nedense buraya da taşımak istedim.