Batının sükuneti

Çalışırken YouTube'dan uzun müzik kolajları dinliyorum. Akşama kadar türlü türlü müzikler altta çalıyor. Yağmurlu bir cadde sesi duymaya başladım, işe odaklandığımdan bunu ancak videonun yarısında fark ettim. Neymiş bu diye YouTube'a geçtim.
Dikkatimi çekti, videonun açıklamasını okudum, incelemek için daha sonra izleye kaydedip tekrar müziklerime geçtim.

Şimdi inceleme fırsatım oldu. Bu tip deneysel yayınlar hep ilgimi çeker. Kısaca olay şu, bir insan kaldırımda yürürken muhtemelen göğsüne sabitlediği kamerayla olağan kaldırım trafiğini ve atmosferi kaydediyor. Basit ama etkili bir fikir, etkili olmasa milyonlar tarafından izlenmezdi. Kanaldaki diğer videolara da gözattım. Tokyo versiyonu da mevcut, ona da biraz baktıktan sonra bu videolar hakkında yazmalıyım dedim.


Yazmaya başlayınca videodan çok yabancı insanların fıtratları zihnimi meşgul etti.

(Pandemi etkisiyle) Uzun zamandır tedirginlik hissetmeden kaldırımlarda yürümeye bile hasret kaldım. Video bu yönden de ilgimi çekti kuşkusuz ama asıl odağım şu oldu, dostum bu yabancılar ne kadar sakin?

Videolar konsept gereği yağmurlu günlerde kaydediliyor. Videoyu izlerken Kahramanmaraş'ta ya da İstanbul'da çeksek böyle bir şey nasıl olur diye düşünmeden edemedim. Mecidiyeköy'de yağmurlu bir akşam, hele de iş çıkış saatiyse kaldırımda yürürken bu sükuneti hayal bile edemeyiz. Kontrolsüz şemsiye şövalyelerinin gözünü çıkarması an meselesidir. O kamera parçalara ayrılır :D

Elbette yine çuvaldızı kendimize batırdım farkındayım ama gerçekten bizim caddelerimiz hiçbir zaman bu videolardaki kadar sükunet içermeyecek.

Bu iyi mi kötü mü?

Pandemi ikliminden ve getirdiği açlıktan bağımsız konuşacak olursak ben bu sükunete aşık olabilirim. Herkes ne kadar sakin ve anın farkında, o an başka yerde değiller. Videoların tamamını izlemedim ama bağırış çağırışa hiç rastlamadım diyebilirim. Bağırarak telefonla konuşan biri de görmedim duymadım, ya şu Manhattan caddelerindeki ambulans bile en fazla 80 km hızla gidiyor :D Uzaylı mısınız olum siz, insan bu sakinliğe nasıl ulaşabilir, nasıl bir medeniyet kurdunuz amk.

Bu sükunetin kötü bir yanı da olabilir mi diye düşünürken çok alakasız bir konu geldi aklıma, buradan konumuza bir bağlantı yapmayı deneyeceğim. (Bunu pandemiye borçluyum galiba) Silkroad Online adında bir oyun vardır. Benim ortaokul lise çağımda çok popülerdi ve çok zamanımızı alırdı. Geçenlerde film izlemek kitap okumak da içimden gelmediği sıradan bir pandemi bunalımı halindeyken bir arkadaşımın da önerisiyle Silkroad Online oyununu kurdum. Oyunda kimse yok, çok sakin, oyunun içerisinde Hotan diye bir kent vardır. Bizim oynadığımız zamanlarda Hotan'da adım atacak yer olmazdı. Olağanüstü bir insan trafiği olurdu. Bilgisayar kasardı falan. Şimdi in cin top oynuyor :D

O zamanlar kalabalıktan, kargaşadan şikayet ederdik ama şimdi de sükunetten şikayet ettim. NPC'lerle başbaşa kalmış günümüz Silkroad Online oyuncuları. Yazık.

Bu düşünceyle Manhattan ve Tokyo'daki sükunet belki uzun vadede sıkıcı gelebilir ama ben yine de deneyimlemek istedim. Gıpta ettim. Hayranlık duydum.




Sükuneti boz

Yorum yap