"Sinema sanattır" sözünü seyrek duyuyor olmaktan rahatsızım. Zira öğrencinin elde edebileceği en uygun sanatlardan sinema.
Çok uzun zamandır film izliyorum. Favori filmlerimi imdb profilimde not tutuyorum.
Ve benden film tavsiyesi isteyenlere (onlara uygun olduğunu düşündüğüm) filmler öneriyorum. Böyle, felsefe yapmayı seven felsefe yaparak yaşayan, düşünen, irdeleyen, görünenin arkasını merak eden insanlara 'Fight Club' Filmini önerdiğim de, "Dövüş kulübü mü? ya ben aksiyon pek izleyemiyorum" gibi sözler duyuyorum. "Sandığın gibi değil kardeşim gayet felsefe yapan bir film, gerçekten beğeneceksin" gibi şeyler desem de fayda yok. Film o arkadaş için albenisini kaybediyor. Bence sırf filmin adı "Dövüş Kulübü" olduğundan filmi yanlış kitleler izliyor.
Ve konuyla alakası olmasa da kendimce 'izleyicilik' kavramını seviyelere ayırıyorum.
Sadece piyasadaki filmlerin izlendiği aşama: The Transporter (Taşıyıcı)
Tavsiye üzerine filmlerin izlendiği aşama: The Departed (Köstebek)
Film konusunda seçicilik yapmaya başlandığı aşama: The Green Mile (Yeşil yol)
Senaristin mesajını anlamak için kafa yormaya başlandığı aşama: The Terminator
Yalnız film izlemenin tadına varmaya başlandığı aşama: El secreto de sus ojos (Gözlerdeki sır)
Kendini senaristin kollarına bırakmaya başlandığı aşama: Once Upon a Time in Anatolia (Bir zamanlar Anadolu'da)
ve daha bir çoğu...
Bana göre bu aşamaları çoktan aştım, Şu an Mulholland Dr. (Mulholland çıkmazı) aşamasındayım. Yani en karmaşık kurguların dahi sabırla izlenmeye başlandığı aşamada.
Sukuneti bozmak ne haddimize :)
YanıtlaSilBence Dovüş filmleri arasında gelmiş geçmiş en güzel film arasında ipMan var vazgeçilmiyor.
Üstad, "Dövüş Kulübü" filmi Dövüş filmi değil. ısrarla izlemeni tavsiye ederim.
YanıtlaSil