Türk Erkeklerinin MGTOW farkındalığı, yükselen Deizm ve zavallı kadınlar

MGTOW, Men going their own way, yani Erkekler artık kendi yolunu seçiyor.

Elalem out Trendler in!


Dünyayı (Çoğunlukla tahrip etmek pahasına) insan şekillendiriyor insanları ise 'trendler' şekillendiriyor. Elalemin yeni adı trendler, "Bak şu t-shirtler trend, bence bunu alalım" cümlesi hayatımıza bugün girmedi, önceden şu şekildeydi, "Aman elalem ne der kış günü beyaz mı giyilirmiş"

Teknolojinin gelişimi, fotoğraf makinasının icadı bize şu cümleyi kurdurttu, "Aa bu kesim şekli 70'lerde de modaymış..." Modanın suni bir şey olduğunu gözümüzle gördük. Deyişler ve davranışlar da tıpkı moda gibi dönüp dolaşıp kendini tekrarlıyor, teknolojinin gelişimi, bireysel iletişimin azalıp küresel iletişimin artması bunun ölçeğini büyüttü. Artık yerel modaları Nişantaşı Stilistleri değil Parisli, Kievli moda bloggerları belirliyor. Elalem ne giyeceğimize eskisi kadar karışmıyor olsa da elalem otoritesinin yerini başka bir şey aldı. Modanın suni olduğunu anlamamız modayı öldürmedi, dönüştürdü.

Başıma bir iş gelmeyecekse bu Crop-Top olayını ben sevdim.

Kızlar :(


Küresel iletişimin artması elbette dönüşüp duran geleneklerin bazılarının can suyunu kuruttu, bazı gelenekler artık eskisi kadar kabul görmüyor, erkekler başta olmak üzere birçok insan evlilik hakkında 50 yıl öncekinden farklı düşünüyor. MGTOW (Erkekler kendi yolunu seçiyor) diye bir felsefe var. Bu felsefe kadınları elde etmenin yahut evliliğin erkeği köleleştirdiğini düşünen erkekleri bir çatı altında topladı. Antik feminizm, kadınları gerçekten ihya edecek bir formül geliştirmiş. Erkek çalışır, devasa erkek nüfusu arasında kendini beğendirecek, öne çıkartacak pozitif yönler geliştirir. Nihayet bir kadın tarafından fark edilir ve artık o kadına ve doğuracağı çocuğa çalışmaya başlar. Kadının çıkarı kalmayıncaya kadar ilişki/evlilik devam eder. Elbette erkek yüklü miktar tazminat ve nafaka ödemeye başlar yani artık kocası değildir ama hala finanse eder. Bu cümleler feministleri çok kızdıracak ama biraz düşünmeye davet ediyorum. Bir ilişkinin gerçekleşebilmesi için son kararı kim veriyor gerçekten? Erkek mi? Aynı şekilde bir ilişkinin mahkeme konusuna dönüşmesine kim karar veriyor? Bir erkek gerçekten çok çaba göstererek kadının fikrini değiştirebilir mi, evlenme ya da boşanma konusunda?

Ayıkan ayıkmayanı ayıktırsın beyler


MGTOW çok kapsamlı bir felsefe olsa da kısaca duygusal, cinsel ve maddi yönden sömürülmekten bezmiş erkeklerin 'Yalnız yaşarım param bana kalır, oyuncaklarımı alır eğlenirim, cinsel ihtiyaçlarım için seks işçilerini tercih ederim' farkındalığının yayılması sonucu oluşmuş bir akım. MGTOW hakkında daha detaylı bilgi için ekşi sözlük başlığını okuyabilirsiniz, zamanınız varsa şu yazı oldukça geniş kapsamlı bir şekilde fikir sahibi olmanızı sağlar.

Zavallı kadınlar artık zavallı olduklarına eskisi kadar inandıramıyorlar, evde yapılacak en küçük değişiklikten bu yaz tatile nereye gidileceğine kadar kadın karar veriyor. Kaç çocuk yapılacağına, ayda kaç kez sevişileceğine, erkeğin yıllık izni ne zaman kullanacağına, Instagram'da hangi fotoğrafı paylaşacağına... her şeye kadın karar veriyor. Erkek bir nevi gönüllü kölelik yapıyor. Peki karşılığında ne alıyor? Ayda 4 kez formalitif seks mi?

Tüm bunlara rağmen ekranlarda, sokaklarda sürekli "kadınlara yapılan zulüm son bulsun" çağrıları var. Gidip hıyarın tekiyle evlenen kadınlar hariç diğer kadınların zulme falan uğradığı yok, nafakasını alıp keyfine bakıyorlar. Asıl zulüm erkeklere yapılıyor. Neredeyse bütün evli erkekler mutsuz ama ödemeleri gereken borçları ve yapmaları gereken işleri olduğu için mutsuz olduklarını anlayacak zamanları yok.

Din-Kültür


Ülkemizde son zamanlarda artan diğer 'trend' devletin dahi gözlemleyip dillendirdiği bir din, Deizm. Hakkında çok okumadım ama bildiğim kadarıyla 'Allah var ama bizi sınamıyor, cehennemde yakmayacak, cennette sonsuza dek sefa sürdürtmeyecek' gibi bir şey. Kahramanmaraş'ta yaşıyor olmama rağmen ailemde ve arkadaşlarım arasında son zamanlarda Deizmin arttığını rahatlıkla söyleyebilirim. Ülkemizdeki politik baskılar, sadece belli bir zümrenin kolayca 'başarılı' kariyer sahibi olurken, ihya olurken diğer zümrelerin sürekli olarak sindirilmesi, sindirilen kitlenin alternatif akımlar arayışına neden oluyor. Deizm'in bu şekilde arttığını düşünüyorum. İmam Hatip'te okuyan yığınla genç artık İslam'a inanmıyor.

Dünya değişiyor, dünya hep değişecek.




Sükuneti boz

Yorum yap