ışınlanmayı teröristler mi buldu?

10 Şehit 70 Gazi'ye (Yaralı) sebep olan namussuz, şerefsiz terör saldırısını yapıp beyaz audi ile kaçabilen teröristler ışınlanmayı bulmuş olabilir mi?

Şimdi, şehirden uzakta bir askeri birlikte gizli sevkiyat yapılıyor, üstelik yakın geçmişte (24 Mayıs 1993) 33 Şehit verdiğimiz tehlikeli bir coğrafya da Türk Silahlı Kuvvetleri nasıl bu kadar tedbirsiz olabiliyor?

Seçimler yaklaşırda siyaset mitingleri yapılır, neredeyse hiç terör faaliyeti olmayan Kahramanmaraş'a bir siyasetçi geldiğinde birkaç helikopter siyasetçi şehirden ayrılıncaya kadar etrafı kolaçan eder, inmez.

izinden gelen 200 Askerimizi sevk etmeden önce sırf içinde bulunulan coğrafyanın hain pusulara elverişli olması sebebiyle, havadan 1 KM çapında etraf gözetlense de askeri konvoyumuza hain saldırı düzenlemek isteyen teröristler etkisiz hale getirilse?

Şayet ışılanmayı bulmamışlarsa

Tüm yurttaşların yüreğini burkan bu saldırı, belki de organize edilemezdi bile. Saldırı roketatarlarla ve ardından kaleşnikof gibi silahlarla yapılmış, Counter-Strike gibi oyunlardan tecrübe ettiğim kadarıyla bu silahların menzili pekte geniş değil. Hedefe şöyle 150-200 m yaklaşmadan ateşlenmeyen silahlar bunlar. E konvoya bu kadar yaklaşıp sonra nasıl kaç... neyse.

üstelik bu orospu çocuğu teröristler beyaz audi ile Türkiye Cumhuriyeti'nin yollarından kaçmış değil mi? bence değil.

Albert Einstein'ın kemikleri sızlıyordur. ışınlanmayı çapulsuz teröristler bulmuş.




Sütçü imam

Vatanımızın işgaliyle Kahramanmaraş'a yerleşen, vatandaşın namusuna el uzatan taşkın Fıransız askerlerine (o zamanki Fransız askerlerine) ilk "dur!" diyen atamızdır.

Bir nevi ülke çapındaki kurtuluş savaşımızın ilk taşını atandır. Türklerin Kurtuluş Savaşında Kahramanmaraş'ın (O zamanki adıyla Maraş'ın) önemini bilmeyen cahiller "sütçü imam" ismiyle alay ediyorlar.

Öyle ki üniversite küçümseme yarışında sırf ismine bakarak "Sütçü imam Üniversitesi mi? hahaha, ne oluyorsun mezun olunca? sütçü mü imam mı?" denilebiliyor. Bir yerde okumuştum, öğrencilerini ders çalışmaya teşvik etmeye çalışan öğretmenler "böyle giderse Sütçü imam üniversitesini kazanırsınız" gibi şeyler söylerek cehaletlerini ortaya koyuyorlarmış.

insan azıcık düşünür ya, koskoca üniversiteye bu isim veriliyorsa alay etmeden önce bir araştırın bakalım ne yapmışta bu saygıyı haketmiş o ismin sahibi?

Özet olarak: Kahramanmaraş'ın Hasan Tahsin'idir Sütçü imam.

bir makam sahibi olsaydım makamımın arkasında Sütçü imam portresi olurdu.

Ayrıca Sütçü imam üniversitesi, 2010 yılında yapılan Akademik performans araştırmasına bakarsak Türkiye'deki seçkin üniversiteler arasındadır.

Ayrıca bakınız:




Başımdan nasıl vuruldum?

Başlığı "Nasıl vuruldum başımdan?" yapsaydım belge niteliği taşıyan bir yazı değil de, şiirsel bir şeymiş gibi olurdu diye "Başımdan nasıl vuruldum?" yaptım.

Hemen olaya geçeyim.

Aşağıdaki anımı/hikayemi küçük çocukların(Ablam ve benim) şiddet, kavga, kan ve kör bir kurşunla imtihamını içerdiğinden tahammül edemeyeceklerin okumamasını öneririm.

Esra Ablam (büyük ablam) bakkala gidecekken ben de peşine takılırım ve Aslanbey mahallesinin o zamanlar sümbül gibi bir şey olan şimdilerde 7017. Sokak olarak anılan sokağından 7013. Sokağa doğru gitmekteyizdir. 7017. Sokağın çıkışında 18 ila 20'li yaşlardaki silahlı kavga eden gençlerden habersiz ben hızlı adımlarla giderken bir ara silahlar patlar ve ben silah seslerinin aksi yönüne gitmeme rağmen kafamı birkaç saniyeliğine arkama çevirdiğim de, benim cephemde film kopar ve yere kapaklanırım.

Buradan sonrası ablam ve diğer görgü tanıklarının anlattığı kadar aydınlık. Zira yere kapaklanırken bayılmışımdır.

Bunlar olurken Ablam 10 yaşındadır ben 5,

Ablam bir müddet vurulduğumun farkında değildir ve ayağım takılıp düşmüşüm gibi tepkilerle "kalk hadi safa" diyerek beni dürter, ancak benden ses ya da herhangibir yaşam belirtisi yoktur. Ablam beni korkuyla yerden kaldırmaya çalıştığında kafamdan kısık bir çeşmeden akarcasına akan kanı görür ve endişeyle, telaşla "kardeşim vuruldu!" şeklinde bağırmaya ağlamaya başlar. Kavga eden gençler benim kanlar içinde olduğumu farkedince kaçıp kayıplara karışırlar.

Çevreden kimse ablama ve bana yardıma gelmez. Kimbilir aynısının kendilerinin de başına geleceğinden korktuklarındandır.

Ablam cansız gibi duran bedenimle başbaşadır, yaklaşık 100m beni eve sürükleyip ev ahalinin yardımını isteyecektir. Böyle de olur ama, yaş olarak küçük olduğundan yeterli gücü yoktur ve beni kah düşürüp kah sürükleyerek eve getirmeye çalışır, çaresizliğin de etkisiyle yaşına göre büyük bir soğukkanlılık göstermektedir. Eve biraz yaklaşırız, ablam benden birkaç yaşam belirtisi görünce o gazla eve varır ve kapıda bağırmaya başlar,

Çevremde meraklı ve endişeli insanlar bana bakarken göz kapaklarımı ağırlaştırmış kan yüzünden gözümü zar zor açarak çevremdekilerin kim olduklarını tespit etmeye çalışıyordum. Ama başaramıyordum.

Annem başta olmak üzere beni kanlar içinde gören herkes panikle dışarı gelmektedir. O zaman ki imkanlarla alnım temizlenir, komşular falan toplanır ve kurşunun alnımı sıyırıp geçtiği küçük bir de deri parçası götürdüğü tespit edilir.

Doktora hastahaneye bile müraacat edilmeden, tamamen ev imkanlarıyla pansumanlarım yapılır.

Ablamın ifadelerine dayanarak gençlerden birinin evi bulunur ve babam şikayet için evlerine gider, ancak evin babası evlerinde tabanca ya da silah olmadığını, sadece bir kurusıkı tabancaları olduğunu söyler. Oğullarına toz kondurmazlar. Bizimkiler de mevzuyu uzatmazlar. Halbuki ölüm bana birkaç santimetre kadar yaklaşmıştır. Polise ya da adli makamlara başvurmazlar. Konu zamanla unutulur.

Çok şükür şu an alnımda çizik izi dahi yok.

Ama eminim ablam benim kadar kolay kurtulamamıştır. insan kardeşini kanlar içerisinde çaresiz görürse kötü etkilenir. üstelik tek yardım sağlayacak kişi de kendisiyse.




Başımız mı sağolsun?

son 100 gün içerisinde verdiğimiz şehit 100'ü bulmuştur herhalde.

araştırmayı, okumayı da sevmiyorum artık.

hiçbir sayı içimi rahatlatmıyor.

2 şehit 7 yaralı...

4 şehit 12 yaralı...

9 sivil şehit 2 yaralı...

5 korucu şehit...

bi de, yeri zamanı iken konuyla ilgili bilgisi olan biri beni uyandıra bilir mi? hangi savaştayız?

afganistan?

ırak?

malazgirt?

hayır bilelim ona göre ekmek, makarna stoğu yapalım. başımız sağolsun.

henüz aile bile kuramadan bu diyardan göç eden ADAMları neden uğurluyoruz?

zaten bizim olan ülkemizi bölmeye çalışanlar neden hâla sağ?

hayır bilelim ona göre tarafımızı seçelim. başımız sağolsun.

iktidarda mı hata? genelkurmayda mı? muhalefette mi?

hayır bilelim ona göre oy verelim, başımız sağolsun.

 

 

 

hayalleri, planları olan ülkemizin hayırlı evlatları şehit olmasa da başımız sağ olur mu?

hayır bilelim ona göre sağ olalım.

başımız sağolsun mu?




#ulusalyasilanedilmeli

Canım yanıyor

Şehit haberlerine, terör faaliyetlerine gözümüz kulağımız alışıyor diye.

Bugün (nedeni saptanamayan bir şekil de) 25 Şehit vermemiz sebebiyle

ulusal yas ilan edilmeli!

ve hatta

televizyon kanallarımız Şehit haberi dışında yayın yapmamalı!

insanlar sokaklarda yüksek sesle konuşmamalı!

kimse kavga etmemeli!

herkes çocuğu, abisi, dayısı, eniştesi, amcası, kuzeni şehit olmuş gibi davranmalı!

herkes artık girdiği her ortama "başımız sağolsun" selamıyla girmeli!

hatta ve hatta!

tüm kendini bilmez siyasetçiler, şu durumda bile politika çevirenler meclisimizden ve hatta ülkemizden kışkışlanmalı!




Hava kirliliği konusunda bilinç

Kahramanmaraş'ta yaklaşık 2 yıldır savaş verdiğim bir hava kirliliği sorunu var. Sorunun sebebi su ve kanalizasyon tesisatlarının havalandırmaları evlerin dışarısına (havaya) verilmesi ve dolayısıyla havayı zehirlemesi.

Konuyla ilgili son olarak başbakanlığa dilekçevari bir bilgi ve yardım edinme yazısı yazdım. Sonucu not defterimde yayınlayacağım.
Konu: Hava kirliliği

Diğer şehirleri bilmiyorum ancak Kahramanmaraş'ta su ve kanalizasyon tesisatları gereği evlerin çatı veya damlarında kanalizasyon hattına doğrudan bağlı "havalandırma" amaçlı borular (100lük) var. Bu borulardan tahmin edileceği üzre insan atığı (dışkısı) ve dolayısıyla bakterileri, mikropları doğrudan havaya pompalanıyor.

Tüm bunların sonucunda şehir merkezi dahil tüm şehirde tahammülü zor bir kanalizasyon kokusu hakim, hiç şüphesiz koku haricinde mikroplarda insanların bünyelerine nüfuz ediyor. Konuyla ilgili çözüm önerim tesisat değişimi.

Ben vatandaşlık görevimi yaparak ülkemizi, vatandaşları kötü etkileyen bu gerçeği yetkililere (su ve kanalizasyon müdürlüğüne) defaatle hatırlattım lakin olumlu/olumsuz bir gelişme olmadı.

Konuyla ilgili bilgi ve yardım taleplerimi olurlarınıza arz ederim.

Safa GAYRET




Şimdi okullu olduk

Bugün öğleden sonra (13:45 pm gibi) resmen ve hukuken,

Kahramanmaraş Sütçü imam Üniversitesi - Meslek Yüksek Okulu - Bilgisayar Programcılığı öğrencisi oldum.

Allah utandırmasın.